Soygun

New York Varoşlarında Bir Gece

Bu sene Cannes’da ana yarışmada yerini alan ve oldukça olumlu tepkiler ile karşılaşan Good Time ülkemizde önce Filmekimi’nde gösterildi ve nihayetinde de vizyonda sinemaseverlerle buluştu. Cannes’da el üstünde tutulması ve birçok eleştirmeni memnun etmesiyle bizlerde Good Time adına oluşan beklentileri Safdie kardeşlerin layıkıyla karşıladıklarını söylemek yanlış olmaz. Sonuçta yiğidi öldür hakkını yeme.

Her suç girişiminde hesaba katılmamış detaylar vardır. Good Time’da da banka soyan iki kardeşin hesaba katmadıkları ayrıntılar yüzünden yakayı ele vermeme çabalarına şahit oluyoruz. Varoşlardan gelen Connie ve Nick’in tek hayali daha iyi bir hayattır. Ana karakterimiz Connie (Robert Pattinson), zeka geriliği olan kardeşi Nick’e (Ben Safdie) daha iyi bir yaşam sunabilmek adına bu soygunu planlamıştır fakat her şeyin ters gitmesiyle gece beklemedikleri şekilde devam eder.

Safdie kardeşlerin Good Time’da öyküsel anlamda pek fazla kozu olduğu söylenemez. Bu handikap ile başa çıkmak adına filmin giriş bölümünde, agresif kamera hareketleri ve dinamik müziklerle yaratılan atmosfer aracılığıyla seyirci daha filmin en başında tutsak edilmeye çalışılmış. Giriş bölümüyle seyirciyi hipnotize ettikten sonra ise gerilim dolu macera başlıyor. Biraz daha ayrıntıya girecek olursak, müzik kullanımı ve kamera oyunlarının seyirciyi kazanmadaki payı oldukça yüksek. Çünkü filmin en önemli kozu temposu ve tempoyu diri tutabilmek için genç yönetmenler neye ihtiyaçları olduğunu iyi gözlemlemişler.

Tekinsiz bir geceyi ele alan Good Time tempoyu koruduğu gibi hikayesinin dışında bir New York turu da yaşatıyor bizlere. Sıradan bir New York gecesindeki sıradan insanların yaşamlarına ışık tutan film sokağın gerçeklerini seyirciye vermeyi de ihmal etmiyor. Gece çalışmak zorunda olan insanların yaşamlarını gösteren Good Time’ın, Scorsese’in After Hours ve Bringing Out the Dead filmlerine yakın bir çizgide ilerlediğini söylemek mümkün.

Robert Pattinson’a da ayrı bir parantez açmak lazım. Tıpkı David Cronenberg’ün Cosmopolis‘indeki gibi filmi sırtlamakta zorlanmamış. Diğer kardeşi canlandıran ve aynı zamanda filmin yönetmeni olan Ben Safdie ise filmin yıldızı. Filmin yönetmeni de olunca, oyunculuk konusunda tam olarak ne istediğini bildiğinden olağanüstü canlandırmış karakteri. Keşke daha çok süre alsaydı diye söylenip durdum film boyunca.

Good Time’ın finalinin kimi eleştirmenlerce oldu bittiye geldiği görüşü hakim olsa da bu konuya farklı bir bakış açısı getirilebilir. Çünkü bazen hayatta, girişilen herhangi bir meselenin sonu da istenildiği gibi bitmeyebiliyor çünkü hayat filmlerdeki gibi değil. Safdie kardeşler de bu fikirden yola çıkarak hayata yakın bir film ve hayatlarımızda olabilecek absürd bir final çekmek istemiş. Bir sonuca bağlarsak Good Time sıkı bir film. Adrenalin ve hareket sevenler için bulunmaz nimet olabilecek türden. Kaçırmamak gerek.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir