CRONENBERG SİNEMASI

2000 Öncesi David Cronenberg Sineması

David Cronenberg korku sinemasının en önemli isimlerinden. Onun yarattığı korku dünyası doğa üstü güçlere değil, bilime dayalı. Özellikle 2000’li yıllara kadar insan bedeninin dönüşümüyle ortaya çıkabilecek sonuçları sinemasının temeline oturtan Cronenberg, korku öğesinin temeline de insanı yerleştirmiş oldu. Sinemaya kısa filmlerle başlayıp, 10 yıla yakın bir süre sadece kısa film çekti. 1975 yılında çektiği ilk uzun metraj filmi Shivers ise Cronenberg’in oluşturmaya çalıştığı dünyanın ilk adımıydı.

Shivers (1975)

Bir bilim adamının insanlığa yararlı olabileceğini düşündüğü bir deney yapması ve bu deneyin olumsuz sonuçlarını anlatan birçok film izledik. Shivers’ta Cronenberg’in yaptığı da bu oldu. Ancak Cronenberg filmi bu konuya dayandırsa da ön planda tutmadı. Yani bilim adamının deneyi için neler yaptığıyla ilgilenmemizi istemedi. Önemli olan sonrasıydı. İnsan organının yerini alabilecek parazitler içinde bulunduğu bedeni ele geçirmeye başlıyordu. Parazit, cinsel birliktelikle başka bedenlere geçebildiğinden kontrol ettiği bedenler kontrol edilemez şekilde sevişmek istiyorlardı. Böylece yönetmen insan bedenini korkunun ve şehvetin kaynağı olarak göstermişti. Aynı zamanda filmin günümüzde hiç yabancı olmadığımız “yaşam alanı” reklamlarının bir benzeriyle açılması, içinde aradığınız her şeyi bulabileceğiniz, deniz manzaralı, şehir merkezine yakın binaların anlatıldığı sahne de Cronenberg’in dönüşen yaşam şeklimizle yozlaşan kültürlere yaptığı gönderme de dikkat çekiciydi.

Rabid (1977)

Cronenberg ilk filminde olduğu gibi yine bilimsel bir deney sonucu dönüşen beden imgesini kullanıyor. Bir kazada ağır yaralanan hastaya doktorlar ilk kez kullanılacak bir yöntem uyguluyor. Bu yöntemi öneren doktor, hastanın kendi derisini kullanarak vücudunun kendini yenilemesini sağlamaya çalışırken belki de kendi Frankenstein’ini oluşturuyor. Hatta hastanın dönüşümü itibariyle kendi vampirini oluşturuyor demek daha doğru olacaktır.

Fast Company ve The Brood (1979)

Cronenberg’in ilk iki filminden sonra onlara nazaran biraz daha arka planda kalan filmleri. Aynı yıl çekilen filmler biraz aceleye gelmiş havasında duruyor. Fast Company tarzının dışında bir filmken, The Brood da düşük maliyetli olması sebebiyle adından söz ettirememiş yapımlar. Ancak Cronenberg’in sinemadaki yükselişini engellemeye güçleri yetmiyor.

Scanners (1981)

Telekinetik güçleri olan insanlar, bu güçlerini kullanarak dünyada söz sahibi olmak isteyen bir adam. Cronenberg’in tarzının biraz dışında gibi görünse de aslında yine sağlam temellere dayanan bir film Scanners. Telekinetik yeteneklerin ortaya çıkmasına uzun zaman önce hamile kadınlar üzerinde denenen ilaçlar neden oluyor. Nörolojik olarak etkilenen bir tarayıcı nesli ortaya çıkıyor. Filmin hemen hemen başında beynin patlama sahnesi Cronenberg’in cüretini kanıtlıyor. Ortaya saçılan beyin, kan, her anlamda ön planda olan insan bedeni, yönetmenin yeniden tarzını oturttuğunu bir göstergesi. En önemlisi ise Cronenberg filmlerinde ilk kez bir oyuncu ön plana çıkıyor. Michael Ironside’ın kötü adam performansı sinema tarihine adını yazdıracak kadar etkileyici.

Videodrome (1983)

Cronenberg’in iyice sertleştiği ve kullandığı görsel efektlerin kalitesinin önceki filmlerin çok üstünde olduğu filmi Videodrome, belki de filmografisinin en dikkat çekici filmi. Seks ve korku öğelerini seyircilerin beynine kazınacak şekilde kullanıyor yönetmen. Distopik bir anlatımla televizyon üzerinden medya eleştirisi izliyoruz Videodrome’da. Filmi önemli kılan nedenlerin başında da bu geliyor. Televizyonun ve buna bağlı olarak medyanın insan hayatındaki yeri sorgulanıyor. Ana karakter televizyon kanalı sahibi Max Renn’in Videodrome adlı korsan yayın yapan kanalı izlemeye başlaması hayatını kökten etkiliyor. Max’in gördüğü halüsinasyonlar gün geçtikçe dozunu arttırıyor. Öyle ki Max’in karnındaki yarığa video kaset soktuğu sahne Cronenberg sinemasının en önemli anlarından.

The Fly (1986)

Yine bir deney, yine insan bedeninin dönüşümü. Her ne kadar The Fly bir yeniden yapım olsa da hikaye Cronenberg sinemasına oldukça uygun. Kendisini ışınlamayı başaran bilim adamı, ışınlanma sırasında makineye sinek girdiğini fark etmez. Genleri sineğin genleriyle birleşecek ve yavaş yavaş sineğe dönüşmeye başlayacaktır. İlk filme göre senaryo biraz farklıdır. Cronenberg filmi çekmek için senaryoyu “düzeltme” şartı koymuştur. Cronenberg versiyonunda ön plana teknolojiyle dönüşen insan vücudu teması çıkacaktır ki Cronenberg’in istediği tam da budur.

Ahmet

Diğer Yazılar: FikriSinema
Blinky Bill: Kahraman Koala Fragman
https://www.youtube.com/watch?v=128AdLnqD5c
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir