Kıyamet

Sinema tarihine geçen açılış sahnelerinden birisine sahip olan Kıyamet, Vietnam Savaşı’nın diğer yüzünü anlatan yapımlardan. Vietnam Savaşı’nın nedensizliği, insan ruhundaki yansımaları, birbirine uzak ama bir o kadar yakın iki asker üzerinden anlatılır. Willard’ın Kurtz’e ulaşmaya çalışırken yaşadıkları ve Kurtz’e ulaştığında anladıkları ruhunda bir sorguya, bitirmek zorunda olduğu görevin ne denli doğru olduğuna dair sorulara yol açar. İşin sonunda da ortaya savaşın acımasızlığını, dünyadaki cehennemi tasvir eden bir film çıkar.

Willard’ın henüz filmin başında yaşadığı kriz seyircinin filme algısını değiştirir. Willard Kurtz’e bulmak için yola düşüp nehir boyunca ilerlerken de seyirci her an aşırı bir durumla karşılaşacağını hissederek izler artık filmi. Willard’ın nehirde ilerleyişi bir çeşit Kurtz’u anlama yolunda bir vaftiz seansı gibi değerlendirilebilir. Willard nehir yolculuğunda Kurtz’e yaklaştıkça arınır, savaşın boyutlarını, nedensizliğini kavrar. Ancak görevi de bellidir. Kurtz’le karşılaştığında hissettikleri nefret değil saygıdır. Kurtz’le karşılıkları diyalogları da filmin içerdiği mesajı anlatan en önemli sahneleridir. Willard Kurtz’e ulaştığında gerçek cehennemin nerede olduğunu iyice kavrar ve artık onun için kıyamet kopmuştur.

Kıyamet Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği kitabından uyarlanmıştır. Karanlığın Yüreği kitabında geçen mekan Vietnam değil Kongo’dur. Ancak Joseph Conrad’ın da kitabında anlatmaya çalıştığı emperyalizmin yıkıcılığıdır. Bu anlamda farklı coğrafyalarda geçen kitap ve film benzer bir ruh yolculuğuna sahiptir. Kitaptaki ana karakter Marlow, yine bir nehir boyunca Kurtz’u bulmak için ilerlerken Afrika’nın gerçekleriyle karşılaşır ve Kurtz’u bulma görevinde onun mükemmel biri olduğuna dair duyumları nedeniyle nefretle başlayan ilişkileri, Kurtz’e duyduğu derin saygıyla son bulur. Aynı şekilde Willard’ın yolculuğunu da Marlow’unkiyle paralel ilerler ve ikisinin de gemilerini yüzdürdükleri nehir ikisinin de dönüşümünün ana unsuru olur.

Film çekilirken yaşananlar, Coppola’nın setteki hakimiyeti, Marlon Brando’nun kendi gücünü göstermesi, Coppola tarafından beğenilmeyen Harvey Keitel’ın yerine Martin Sheen’in rolü alması ve bir sahnede kalp krizi geçirmesine rağmen filme devam edilmesi filmle ilgili en çok bilinenler. Fazlasıyla aşılan bütçe Coppola’ya çok şeylere mal olsa da sonunda sinema tarihinin kült filmlerinden birisi ortaya çıkar. Ancak hem Joseph Conrad hem de Coppola eserleri nedeniyle eleştirilere de maruz kalırlar. Conrad’a kitabında köleliğe karşı düşünceler anlatıyor gibi görünse de siyahi ırkı aşağıladığına dair eleştiriler gelir. Coppola’ya da Vietnam Savaşı’nın sorumlusu olan, oradaki canlara kendi çıkarları için kıyan Amerika vatandaşı olduğu için eleştiriler gelir. Önce Vietnam Savaşı’nın neden olduğu acıları ülkesinin sorumluluk alarak kabullenmesi gerektiğini düşünenler Coppola’nın da bir Amerikalı olarak yaptığı bu işin göstermelik olduğunu iddia ederler. Coppola’nın gerçek düşüncesi nedir bilinmez ancak Kıyamet savaş karşıtı filmlerin başında gelir ve hatta en önemlilerindendir.

Kitabı Can Yayınları‘ndan satın almak için buraya tıklayınız.

Karanlığın Yüreği Joseph Conrad Can Yayınları FikriSinema

Diğer Yazılar: Ahmet B.
KAYIP ÇOCUK
Kayıp Çocuk, Türkçe’ye çevrilen adıyla orijinal adını (The Captive – Tutsak) birleştirdiğimizde...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir