Yeşil Rehber

Hollywood’da Zamanın Ruhu İşliyor: Yeşil Rehber

Türkiye’de “Yeşil Rehber” adıyla gösterime giren Green Book, Amerikan sinema ve dizi endüstrisinin zıtlıklardan komedi ya da dram çıkarma becerisinin bilindik bir örneği olarak görülebilir. Filmin iki başkarekterinden ilki, Tony Vallelonga nam-ı diğer Tony Lip (Viggo Mortensen), Bronx’ta doğup büyümüş, kıvrak zekalı, fırsatçı, ırkçı, sığ düşünceli ve obur bir İtalyan’dır. Diğer başkarekter olan Dr. Donald Shirley (Mahershala Ali) ise müzik dehası çocuk yaşta keşfedilmiş, ilkeli, entelektüel ve sofistike zevkleri olan bir siyahidir. Film boyunca bu iki zıt karakterin çatışmasından kaynaklanan komedi ve dramı izleriz. Ancak yine Amerikan film ve dizi endüstrisinin çok bilindik bir numarası bu filmde de kendisini gösterir ve bu iki zıt karakter film ilerledikçe ortak yönlerini keşfeder ve/veya bazı bakımlardan birbirlerine benzemeye, ortak noktalarda buluşmaya başlarlar. Sonunda elitist müzisyen halkın arasına karışırken, kaba koruma ırkçılığını yenmiş, hayata daha geniş bir açıdan bakar olmuştur.

Bu yönüyle filmin hiç de şaşırtıcı olmayan ve pek de derinlikli sayılamayacak bir senaryosu olduğu söylenebilir. Ancak burada devreye Hollywood’un bir başka numarası girer: Filmin matematiği çok iyi oluşturulmuştur. Bu nedenle iki saatlik bir sürede birçok farklı duyguyu bir arada hisseder, zamanın su gibi aktığı bu süre sonunda damağımızda güzel bir tatla bitiririz filmi. İyi oyunculuklar, güzel kareler, dönemi yansıtan ayrıntılar derken, hoş vakit geçirmişizdir.

Filmin bir diğer olumlu yanı, 1960’ların ABD’sinden çarpıcı kesitler sunmasıdır. İki saatlik bir sürede belki çok daha uzun süreler harcayarak edinebileceğiniz bilgi ve sezgiyi bu filmi izleyerek edinebilirsiniz. 1960’ların ABD’si “ırklar” arası ilişkiler ve siyah hakları bakımından hızlı bir değişimin olduğu yıllardır. Siyahlar uzun süredir her yerdedir: Emek güçleriyle çalışabildikleri gibi profesyonel meslekler de icra edebilmektedirler. Ancak çoğu halen toplumun alt tabakasını oluştururlar. Beyazlar arasında birçok kimse düpedüz ırkçıdır ancak Tony’nin eşi Dolores (Linda Cardellini) örneğinde olduğu gibi bir kısmı ırkçı önyargıları aşmıştır. Dahası, Tony’nin de ırkçılığı iki aylık bir süre sonunda ortadan kalkmış, ailenin diğer ırkçı üyelerinin de o yola girdiğinin ya da girebileceğinin işareti filmin sonunda verilmiştir. Bu, Başkan Kennedy dönemidir. Başkan ABD’de bir şeyleri değiştirmek istemektedir. Ancak Güney’e gittikçe ırkçılığın dozu artmaktadır. Bu bölgede siyahilerin rahatça seyahat etmesi için filme adını veren bir rehber bile hazırlanmıştır. Rehberin asıl adı “The Negro Motorist Green Book” yani “Zenci Sürücünün Yeşil Rehberi”dir. Rehber’de siyahilere hizmet veren yeme-içme ve konaklama mekanları ile siyahilerin gece dışarıda olmalarını yasaklayan kasabaların bir listesi vardır. Bir siyahi seyahat ederken tüm bu kurallara uymak durumundadır yoksa başına ciddi belalar alabilir. Dahası bu dönemde beyazlar arası ilişkiler de kusursuz değildir. Bir polis Tony’nin İtalyan kökenli olduğunu öğrendiğinde onu “yarı-zenci” olarak tanımlar. 

Filmde “ırklar” arası ilişkilere dair bu anlatılar bugün bizlere akıl almaz olaylar gibi gelebilir. Ancak tümü gerçektir. Zaten filme konu olan olaylar büyük ölçüde gerçekten yaşanmıştır. Tony ve Dr. Shirley gerçekten de bu yolculuğa çıkmıştır. (Bugün ülkemizde halen devam eden ayrımcı uygulamalar da umarız gelecek nesiller tarafından akıl almaz bulunacaktır). 

2016 yılı başında yükselen tepkiler (#OscarsSoWhite) sonrasında Oscarlarda siyahileri konu eden ve haliyle siyahi oyuncuların başrolde oldukları filmler daha çok ödül almaya başladı. 2019’da gerçekleştirilen 91. Akademi Ödülleri’nde de bu eğilim sürmüş görünüyor. Hollywood’da zamanın ruhu sinemacıları “ötekilerin” hikayelerini anlatmaya, çokkültürlülük mesajları vermeye teşvik ediyor (https://fikrisinema.com/suyun-sesi-ya-da-hollywoodda-zamanin-ruhu/).

Yeşil Rehber, en iyi film Oscarı’nı alan birçok filmin aksine bir büyük anlatı ya da epik başyapıt değil ancak sinemanın bir sanat olarak en güçlü yönlerini izleyicisine sunan, vurucu, mütavazi, sıcak bir hikaye olarak iki saati feda etmeye kesinlikle değiyor.

Diğer Yazılar: Akın Öge
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir