MOMMY

“Mommy”ni Bırakmanın Tam Zamanı

Henüz 20 yaşındayken çektiği, yazdığı ve oynadığı “Annemi Öldürdüm” ile dikkat çeken Xavier Dolan, beşinci filmiyle karşımıza geldiğinde, çeyrek asırlık bir ömrü yeni dolduran bir sinemacı olduğu gerçeğini sindirmek oldukça güç.  Bu durumun olumlu ve olumsuz birçok yansıması olsa da, öncelikle, üretkenliğinin ve sinemasal gücünün hakkını vermek lazım; sinema tarihinde eşine az rastlanan bir durum sonuçta.  Fakat bu durumu artık abartmamak lazım, “Annemi Öldürdüm”de, “Hayali Aşklar”da ya da “Laurence Always”de bu mevzuyu çoktan halledip rafa kaldırmış olmamız gerekiyordu. “Mommy”i ele alırken hala “bu yaşta bu zeka” noktasındaysak, büyük sıkıntı var demektir.

“Mommy”, tipik bir Xavier Dolan filmi. Hayata bakışı, umutları, beklentileri, hayal kırıklıkları ya da ilişkilere getirdiği yorumla aile kavramına yüklediği anlam önceki filmlerinden pek farklı değil. İçerik noktasındaki bu statiklik auteur bir sinemacı olma noktasında olumlu olsa da, kusurların, kusur olmayı çoktan aşmış olmalarına rağmen, hala olanca çıplaklığıyla ortada duruyor olması can sıkıcı bir durum. Freudyen okumalara müsait bir anne-çocuk ilişkisi üzerinden çizdiği dünya tasvirleri ile hayata baktığı pencere hala oldukça sorunlu olan Xavier Dolan’ın, bu konuda en ufak bir değişim yaşamadığını, yaşamaya da niyeti olmadığını görebiliyoruz. Bu direnç daha ne kadar sürer bilinmez ama bir an önce annesiyle olan problemlerini halletmesi lazım. Onuncu filminde hala çocukluk yaşantılarından muzdarip bir ergenin isyanını anlatıyor olacaksa, bu sorunu çözeceği yerin sinema olmadığını birilerinin kendisine anlatması gerekiyor tez elden.

Olumsuzluklardan söz açmışken biçimsel sıkıntılara da değinmek lazım. Dalgalanan başakların arasında dolanan insanlarla başlayan ve uçuşan perdelere kadar uzanan o malum hastalığa yakalanmışa benziyor Dolan. Yavaşlatılmış çekimde dalgalanan bir perdeyi çekmenin kimseye faydası yok, hele yaratıcı birçok kareye ve çerçeve oranındaki değişimlere imza atmışken.  İniş ve çıkışların keskinliğinde yatan dinamizmi destekleyecek parlak fikirleri ve bu fikirleri uygulayacak yeteneği var, kabul ama bazı şeyleri denemeden öğrenmesi gerekiyor.

Xavier Dolan sineması güçlü bir sinema fakat değişmesi gereken birçok husus var, asla değişmemesi gereken hususların olduğu gibi. Dolan’ın ve sinemasının büyüyüp olgunlaşmasının zamanı geldi artık, her büyüme hikayesinin sancılı olduğu gerçeğini idrak edip kendine, annesine ya da geçmişine bakmayı bırakması gerekiyor. Yapabileceği çok şey var ve dünya kendisine yeterli malzemeyi sağlayacak kadar geniş, kafayı kaldırıp ileriye bakmanın tam zamanı.

Diğer Yazılar: Tanju Baran
Somewhere, in the Night- 4: The Stranger
Kara film bahsi açıldığında akla ilk gelen isimlerin başında Orson Welles yer...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir