MARTIN SCORSESE DOSYASI – BÖLÜM III

2013 – 2022

THE WOLF OF WALL STREET

Hugo ile 2011’de 3D dünyasına merhaba diyen Scorsese, filmin alt metninde George Melies’in hayat hikayesiyle adeta beyazperdede insanlara bir sinema dersi de vermişti aslında. Ardından The Departed sonrası yine Oscar adaylıkları gelmiş ancak törenden eli boş dönmüştü. 2013’e geldiğimizde ise 21. Yüzyılın en büyük filmlerinden biri olarak görülen, Boardwalk Empire’ın da yazarı Terence Winter ile birlikte senaryosunu yazdığı ve aynı adlı biyografik kitaptan uyarlanan The Wolf of Wall Street (Para Avcısı) ile sinemaya yeniden merhaba diyen büyük usta, adeta yeri yerinden oynattı.

1980’den günümüze, Wall Street’te borsa imparatoru olarak görülen Jordan Belfort’un hayatını izlediğimiz filmde kendisini Leonardo DiCaprio adeta yaşayarak canlandırdı ve kariyerindeki Oscar adaylıklarına bir yenisini daha ekledi. En iyi film, en iyi yönetmen dalları da dahil olmak üzere toplam 5 dalda heykelciğe aday gösterilen Wolf Street, bunlardan hiçbirini alamasa da eleştirmenler ve seyirci hemfikirdi:

The Wolf of Wall Street, Martin Scorsese’nin kariyer filmlerinden biri olarak sinema tarihindeki yerini çoktan almıştı.

Filmde özellikle Goodfellas, Casino, The Departed’da kullandığı yerinde durmayan bir kamera, tek tek özenle seçilmiş muhteşem müzikler, vahşi kapitalizme karşı kaybeden ‘güçlü erkekler’, uyuşturucu, para, seks ve dibe vuruş yan yanaydı. Ayrıca aynı yıl Dallas Buyers Club’taki ikonik performansıyla DiCaprio’yu Oscar töreninden eli boş gönderen Matthew McConaughey’in de 10 dakikayı geçmeyecek büyüleyici performansı da filmin sürprizlerinden biri olarak tarihteki yerini aldı. Öte yandan günümüzde artık yıldız oyuncu statüsüne çoktan kavuşmuş olan Margot Robbie de bu filmdeki performansı ve aksanıyla ayrıca göz doldurdu ve Hollywood’un radarına girmeyi başardı.

SILENCE

The Wolf of Wall Street’ten sonra artık 70’lerine gelmiş olmasına rağmen halen 1 numara olduğunu gösteren Scorsese, 2016’da çocukluğunun bir bölümünde bir ukte olarak kalan papaz olma isteğinin karşılığı olarak çektiği din temalı Katolik Hıristiyanlık filmlerinin sonuncusu olan Silence ile görücüye çıktı. Andrew Garfield, Adam Driver ve Liam Neeson üçlüsünün başrollerde parladığı Silence, Katolik iki misyonerin çıktıkları Uzakdoğu yolculuğunda dinin insanlık üzerindeki etkilerini aşamasal olarak çok güçlü bir şekilde perdeye yansıtmasıyla göz doldursa da yönetmenin en geri planda kalan filmlerinden biri oldu. Ancak bu durum Scorsese’nin elbette çok umurunda değildi çünkü o Last Temptation of Christ, Kundun’dan sonra Hıristiyan üçlemesini tamamlamıştı artık.

ÖNCESİ, YAPIMI VE SONRASIYLA THE IRISHMAN

2008’de sinema dünyası ve siteleri asrın haberiyle karşılaştı. Al Pacino, Robert De Niro ve Joe Pesci’nin Martin Scorsese yönetiminde yeni bir mafya epiğinde bir araya geleceği gündeme bomba gibi düştü ve uzun süre manşetlerden inmedi. Scorsese’nin anlattığına göre projeyle ilk tanışması eski dostu Robert De Niro sayesinde olmuştu. 2004 yılında De Niro, yazar Charles Brandt’ın I Heard You Paint Houses adlı romanını şans eseri okumuş ve kendisine; “bu filmi yapmalıyız”demişti. Bu haber taraflar tarafından uzun süre onaylanmasa da en sonunda onaylandı ve film için çalışmalara başlandı. Sonrasında ise 2013’te bu dev kadronun buluşup filmle ilgili okumalar yaptığı bir video da ortaya çıkınca artık sinema seyircisi ve eleştirmenler gelmiş geçmiş en büyük, asırlık buluşma için gün saymaya başladı.

Film o güne kadar Scorsese’nin en pahalı filmi olacaktı ve yapım şirketlerinin hiçbiri bu riske girmeyerek filmi finanse etmediler. Netflix bu yaşananların ardından hızla öne atladı ve Scorsese’ye birinci elden 100 milyon dolar vererek filmin yapımcısı olduğunu ve haklarını satın aldığını duyurdu. Bu sinema dünyası için hem iyi hem de kötü bir haberdi çünkü filmin çekileceği kesinleşmişti ancak sinemalarda çok kısıtlı sayıda salonda gösterime girecekti. Ancak artık yapacak bir şey yoktu ve Scorsese sete girdi.

İrlandalı mafya tetikçisi Frank Sheeran, Teamstears Sendikası lideri ünlü Jimmy Hoffa, Bufalino Suç Ailesi’nin lideri Russell Bufalino gibi birebir gerçek karakterlerden oluşan film için ilk konuşulan isimlerin yanı sıra İngiliz sinemasının özellikle This Is England ve Guy Ritchie filmleriyle ünlenen, sonrasında ise Boardwalk Empire’da sunduğu vurucu Al Capone performansıyla hatırlanan Stephen Graham ile Harvey Kietel, Jesse Plemons gibi isimlerle de anlaşıldı ve kadro son halini aldı.

Ancak bir sorun vardı. Film 1950’lerden 2003’e uzanan bir dönemi anlatacaktı ve Al Pacino, Robert De Niro, Joe Pesci ve Harvey Kietel gibi oyuncular 70’lerinin sonlarını ve 80’lerini süren sinema efsaneleriydi. Scorsese’nin elinde iki seçenek vardı, karakterlerin gençliklerini yaşlarına uyan genç oyuncular oynayacak yaşlılıklarını bu isimler oynayacak, ya da filmin tamamında yaş fark etmeksizin bu oyuncular CGI ile bilgisayarlar eliyle gençleştirilerek oynayacaklardı. Scorsese risk aldı ve bu seçeneği tercih etti. Set boyunca bu oyunculara hareket koçları eşlik etti, yüzleri ciddi anlamda değişecekti ancak vücut hareketlerini değiştirebilecek bir şey olmadığı için, seyirciyi de ikna etmek için böyle eğitmenlere ihtiyaç duyulacağı aşikardı.

Film 27 Kasım 2019’da Netflix’te gösterime girdi ve tam anlamıyla bir Scorsese Mafya Epiği olarak gösterildi. Sinema artık yepyeni bir dönemdeydi ve bu dönemeçte artık özellikle Scorsese & Coppola gibi isimlerin suç filmlerinin yapılamayacağı, zamanlarının dolduğu bir dönemdi ve The Irishman o sinema kuşağı için bir anlamda veda görevi de gördü. Godfather serisi, Mean Streets, Goodfellas, Casino, Miller’s Crossing ve daha birçok mafya epiğinin son sofrası olarak The Irishman, arka planına Amerikan siyasi ve mafya tarihini almasına karşın hepsinden daha güçlü bir yaşlılık, yalnızlık ve veda filmi olarak tarihteki yerini aldı.

Oscar Ödülleri’nde şov yapan Parasite’ın yönetmeni Bong Jon Hoo, en iyi yönetmen ödülünü aldığı sırada gençliğinde Scorsese’nin filmlerini izleyerek büyüdüğünü ve onu idol olarak gördüğünü söyleyerek kendisini muhteşem bir şekilde onurlandırdı.

KILLERS OF THE FLOWER MOON

Daha The Irishman vizyona girmeden Scorsese’nin yeni filmi bu isimle duyurulmuştu bile. Usta yönetmen Osage Yerlileri Katliamı’nı FBI’ın doğuşuyla birlikte anlattığı bu filminde Leo DiCaprio ile 6, büyük dostu, efsanevi Robert De Niro ile de 10.kez çalışıyor. Filmin çekimleri tamamlandı ve Sony Pictures tarafından gösterilecek.

SON SÖZ

Bu yazı dizimizde gördüğümüz üzere yönetmen Martin Scorsese 20. Yüzyılın kuşkusuz en büyük yönetmeni olarak günümüzde halen yazmaya, üretmeye devam ediyor. Binlerce yönetmene, senariste, oyuncuya ilham oldu, onları etkiledi, mesleğe soktu ve yükseltti. Amerikan tarihinin tüm karanlık yönlerini, özellikle sanayi devrimi sonrasında tamamen kapitalistleşen dünyanın yayılmacı emperyalist Amerika’sını tüm filmleriyle gözler önüne serdi Scorsese. Bunu yaparken elbette bu dönemlerde başrolde olan maço, sert, güce ve iktidara tapan erkek karakterlerle yapmayı da hiç ihmal etmedi. Özellikle Goodfellas, Casino, The Wolf of Wall Street ve son olarak The Irishman ile Amerikan Devlet Kapitalizmi’nin mafya eliyle yayılışını, sonra devletin mafya oluşunu sergiledi, Gangs of New York ile Amerikan suç tarihinin kuruluşuna ayna tuttu, Katolik Hıristiyanlar ile İrlandalı sokak çetelerinin kan dökerek bir ülkeye ilham olmalarını bize gösterdi. The Aviator ile Amerikan tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Howard Hughes’ın marka oluşuyla birlikte İkinci Dünya Savaşı sonrasında tek mutlak güç olma arayışındaki Amerika’yı bize gösterdi. Bu yazıda anlatmadığım Temptation of Christ ile İsa’yı aykırılaştırdı ve çok tartışıldı, Kundun ve Silence ile din üçlemesini tamamladı. Son olarak tüm bunlarla birlikte Martin Scorsese bizlere sanatta yaşın bir şey ifade etmediğini, her yaşta sanatın icra edilebileceğini, her yaşta öğreteceğini ve öğrenileceğini bir kez daha gösterdi.

İYİ Kİ DOĞDUN MARTY, SEN ÇOK YAŞA!!.

Diğer Yazılar: Deniz Kuş
ÇİLİNGİR SOFRASI
KAÇ YIL GEÇERSE GEÇSİN AŞK BAKİ KALIR Genç yönetmen Ali Kemal Güven’in...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir