Beyoğlu İçin Suni Teneffüsten Fazlası

Her şeyi uçlarda yaşayan bir toplum olduğumuz gerçek. Futbolu da, siyaseti de, gündelik hayatımızdaki sorunları ya da mutlulukları da uçlarda yaşıyoruz. Üzüntümüzü abartıp mutluluğumuzu yüceltiyoruz. Tuttuğumuz takımın en iyisi olduğunu iddia edip aynı fanatiklikle herhangi bir siyasi partiye bağlanabiliyoruz. Sonuçta bilimi, eğitimi, sanatı geri plana atıp bizden olanlar-olmayanlar kavgası içerisinde cehaletin ön plana çıktığı bir mücadelede kendimizi buluyoruz. Böyle olunca da görevleri kendilerine oy veren halka hizmet etmek olan siyasilerin rant kavgalarını meşru kılıyoruz ya da görmezden geliyoruz. Sonuç olarak ise elimizde kalanlar felaketler ve yıkımlar. Eğitim sisteminin geldiği felaket durum, turizmin yok olma noktasına gelmesi ve turizmcilerin yıkımı, aynı şekilde biten tarımla birlikte çiftçilerin durumu. Kentsel dönüşüm adı altında yıkıma uğrayan ve betondan ibaret hale gelen şehirleri de unutmamalı. İstanbul’un dünden bugüne gözlerimizin önünde yaşadığı en büyük yıkımın adresi ise İstiklal Caddesi. Beyoğlu’nun ve Pera’nın şaşalı günlerinden geriye kalan ise inşaatı, yol yapım çalışması hiç bitmeyen, her gün başka bir sinema salonunun, kitabevinin, sanat merkezinin kapandığı ve yerlerine giyim alışverişi yapılabilecek mağazaların açıldığı, Arap nüfusunun her geçen gün yerli nüfusun önüne geçtiği bir “yaşa(yama)ma” alanı.

Küçük Arabistan’a dönüşen şehrin eski merkezi yeni canavarının son kurbanı ise Beyoğlu Sineması olacaktı. Şimdilik olmadı. Sinema tutkunu insanların (başta değerli Cem Altınsaray olmak üzere emeği geçen tüm diğer güzel dostlarımızın) sayesinde. Ancak Beyoğlu Sineması’nın durumunu değerlendirirken olayı doğru çözümlemeyi de göz ardı etmemek gerekir. Bahsettiğim yıkımla gelen dönüşümün de etkisiyle Beyoğlu’ndan kaçan sinemasever kitlenin kaybıyla para kazanamaz hale gelen ve borçları her geçen gün artan yönetimin kapanışı bir mecburiyet olarak gördüğü yadsınamaz bir gerçek. Farklı bir yönetimle bu borçlar olmayabilir miydi diye tartışmak farazi kalacaktır. Çünkü Beyoğlu’na yaşatılan bilinçli dönüşümle orada oluşturulan bilinçsiz kitleyi göz ardı edemeyiz. Ancak Beyoğlu Sineması’nın kapanma kararıyla ya da Beyoğlu’nda kapanmak zorunda kalan diğer yerlerle Emek Sineması’nın dönüşümünü birebir aynı kefeye koymamalı. Ayrıca Beyoğlu Sineması’nı borçlarından kurtaracak bir projeyle kalıcı bir çözüm sağlanamayacağını, bunun bir suni teneffüsten ibaret kalacağını, sürekli nefes alabilmesi için hepimizin her anlamda elimizi taşın altına koyması gerektiğini belirtmeliyim. Ayrıca Beyoğlu’nu “kurtarmak” için Beyoğlu Sineması’na verilecek bu suni teneffüsün yeterli olmayacağını unutmamak gerekir.

Ben şunu açık yüreklilikle söylüyorum ki Beyoğlu Sineması’nın kapanmaması için elimden geleni yapacak olsam dahi Beyoğlu bu halde oldukça oraya gitmeme isteğimin her seferinde ağır basacağının farkındayım. Ne yazık ki sokak sokak yürümekten keyif aldığım Beyoğlu son nefesini vermek üzere olduğu bu karanlık denizin dibinden son bir güçle çıkamadıkça benim umutlarım yeşermeyecek.

Peki ne yapmalıyız? Büyük büyük laflarla eleştiriyorsun da çözüm ne diyebilirsiniz. Çözüm Beyoğlu Sineması’nda Cem Altınsaray önderliğinde başlatılan birlik beraberliğin esnafından halkına tüm bireylere indirgenerek kabullenilmesinde ve her birimizin önce Beyoğlu’nun bir bireyi olarak sonra da topluluk halinde bu yıkıma engel olacak adımları atmasında. Yani çözüm hepimizde.

Not 1: Siyasi gücü elinde bulunduranların Beyoğlu ve çevresinde yaptığı yozlaşmanın oranın bizlerin gözünde değerinin düşmesi için bilinçli olarak yapıldığı ve istedikleri şekilde ele geçirdikten sonra kendileri için değerli hale gelecek yatırımları yaparak rant elde edeceklerini unutmayalım.

Not 2: Mal sahibiyle kirada anlaşamadığı için dükkanından çıkan ama olayı “Emek Sineması gibi bizi de yok ediyorlar” nidalarıyla fırsata dönüştürmeye çalışanlara dikkat edilmeli. Zira onların da gücü elinde bulunduran yaygaracılardan pek bir farkı yok.

Diğer Yazılar: Ahmet B.
HOBBIT: SMAUG’UN ÇORAK TOPRAKLARI
Orta Dünya’nın yaratıcısı Tolkien’i Yüzüklerin Efendisi filmleriyle tanıyıp kitapları okumayanlar için Elfler,...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir