BENİM DÜNYAM

Kırmızı bulutlar eşliğinde – yahut yeşil veya sarı hiç fark etmez-, bardaktan boşanırcasına yağan ve kalplere huzur veren ezgileri dinleten yağmurun masum bir tende bıraktığı renkti: SİYAH !

Ve siyaha, çaresiz görünümlü adımlarla savaş açan bir Ela…

İlk olarak 2005 yılında Hintli yönetmen Sanjay L. Bhansali’nin yapımcı ve yönetmenliğinde, kendi öyküsünden sinemaya uyarlanan ve uluslararası pek çok festivalde ödül kazanan “Black” filmi, 8 yıl aradan sonra Uğraş Güneş ve Can Yücel’in Türk sinemasına uyarlamasıyla vizyondaki yerini aldı. Yönetmenliğini Tolga Kutlar’ın yaptığı filmde başrolleri, unutulmaz karakterlere can veren Uğur Yücel ile bu filmle kendi çıtasını bir basamak daha yukarıya taşıyan Beren Saat paylaşıyor. Bu ikiliye, kendi mini mini fakat oyunculuğu kocaman Ayça Bingöl eşlik ediyor.

Henüz iki yaşında iken geçirdiği bir hastalık sonucu hem görme hem de duyma yetisini kaybeden Ela (Beren Saat)’nın onca karanlık duyguları içinde en büyük ışığı kendisiyle 8 yaşına geldiğinde tanışacağı Mahir Hoca (Uğur Yücel) olacaktır. Ela’nın büyümesiyle birlikte, kör ve sağır olmasının kötü etkileri de ev içerisinde kendini göstermektedir. Bu durum zaptedilemez bir hal aldığında, Ela’nın babası O’nu akıl hastanesine yatırmaya karar verir ancak annesi Handan hanım (Ayça Bingöl) buna şiddetle karşı çıkar.

Handan hanım yaptığı araştırma sonucunda “siyah” ları eğitmede ülkenin sayılı isimlerinden olan Mahir Hoca’yı bulur. Mahir Hoca, ablasını bu siyah hayatın içinde kaybeden, bu sebeple kendini bu yola adayan bir eğitmendir. Böylelikle Ela ile Mahir Hoca’nın trajik öyküsü başlar. Ve bu öykü, Ela’nın eğitiminin tamamlanmasından Mahir Hoca’nın eğitime ihtiyacı olacak hale gelinceye kadar devam eder…

Oyunculuklar ve tragedyasıyla ön plana çıkan filmde, Ela rolünü gençliği ve orta yaş dönemi ile Beren Saat adeta yaşatırken,  çocukluk dönemini canlandıran küçük oyuncu Melis Mutluç’u da es geçmemek gerekir. Zira Ela’nın asıl eğitiminin, karşı koymalarının, aksiliğinin başlangıcı olan çağını canlandırmak kolay olmasa gerek. Uğur Yücel için söylenecek çok fazla söz zaten yok… kendisine taşı oynamasını söyleyin, size taşa dair bildiklerinizi unutturacak performans çıkartsın.

Bu arada, filmi izlemeye giderken yanınızda mendil, peçete bulundurmayı kesinlikle unutmayın derim. İyi seyirler…

Diğer Yazılar: Mustafa Emre Şeyh Ahmet
Hücre 211
Hayatta kalmak için bazen kaçmak gerekirken bazen de ölümün içinde bekleyip hayatta...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir