UYSALLAR

Yalnızlığın Yüksek Sesli Serenadı: Uysallar

Onur Saylak’ın yönetmenliğini üstlendiği, senaryosunu ise Hakan Günday’ın yazdığı Uysallar, uzun süredir beklediğim yapımlar arasındaydı. Su gibi akan senaryosunun yanında başarılı oyunculuğunun da eşlik ettiği mini diziyi izlerken oldukça tatmin oldum. Hakan Günday’ın büyük bir hayranı ve okuru olarak dizinin atmosferini çok sevdim. Saylak ve Günday’ın ortak işi olan Daha adlı filmi çok sevememiştim. Bunun sebebi Daha adlı romanı çok sevdiğim için olabilir. Bu yüzden biraz önyargılıydım. Fakat Uysallar, bu önyargımı kırarak yeni ortak yapımlar adına daha da heyecanlanmamı sağladı.

Hepimiz, kendi hapishanemizin gardiyanıyız!

Dizinin konusu, “başroldeki mimar Oktay’ın iki çocuğu, eşi ve babasından gizlice bir punk hayatı sürmeye başlaması” diye anlatılabilir kısaca. Öte yandan diğer karakterler de o kadar kanlı canlı bir şekilde kendi hayatlarındaki yalanları ve yalnızlığı ortaya koyuyorlar ki Oktay’ın akşamları Punkçı olmasının göze batacak bir kısmı kalmıyor. Nasıl ki hiçbir suç işlememesine rağmen bir gardiyan, hayatının büyük bir kısmını hapishanede geçiriyorsa Oktay’ın da inşa etmesi gereken bir hapishanesinin var olması, herkesin kendi hapishanesinin gardiyanı olduğunu söylüyor adeta.

Uysallar, öncelikle yalan ve yalnızlığın ayrılmaz iki kavram olduğunu hatırlatıyor izleyicisine. Dizide görünen her bir karakterin kendine ait yalanları ve yine kendilerine ait kocaman yalnızlıkları var. Bir tek Uysal ailesinin küçük kızının bu yalanlarla işi yok. Fakat o da çok yalnız. Kendisinden yaşça çok büyük bir arkadaş edinecek kadar yalnız. Telefon kullanmanın onu daha da yalnızlaştıracağını bilecek kadar akıllı! Çok yalnız ama temkinli hayata karşı.

Uzun soluklu bir filmi andıran mini dizi şunu sormak istiyor seyircisine; karakterler söyledikleri yalanlar yüzünden mi yalnız, yoksa yalnız olmalarına bahane bulmak için mi yalan söylüyorlar? Bu iki sorudan biri hayatın başrolünde olduğunda geriye yalnızca yalnızlığın ve yalanın bir kaosa sebep olması kaçınılmaz oluyor. Yalandan bir aile, yalandan birliktelikler… Kaos sevdalısı hayatlarımıza uzaktan bakmamızı sağlıyor bu dizi.

Uysallar sırların yalnızlaştırdığı, yalnızlığın hapishane duvarları ördüğü hayatlarımıza ayna tutuyor. Böyle yapımların daha da artması temennisiyle…

Diğer Yazılar: Özlem Çetinkaya
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir