MÜZEDE BİR GECE: LAHİTTEKİ SIR

Amerikan Doğa Tarihi Müzesi o gece önemli konuklar ağırlamaktadır ve Larry Daley (Ben Stiller) müzedeki dostları ile gece için büyük sürprizler hazırlamıştır. Ancak gece planlandığı gibi gitmez ve bazı terslikler baş gösterir. Ahkmenrah’ın tableti çürümeye başlamıştır ve müzedeki dostları bundan etkilenerek garip davranışlar sergilemektedir. Eğer tableti kurtaramazsa tüm dostları ölecek ve bir daha canlanamayacaklardır. Gecenin fiyasko ile sonuçlanması, müze direktörü Dr. McPhee’nin işten kovulmasına neden olur. Bunun üzerine Larry, hem bu durumu düzeltmek hem de müzedeki dostlarını kurtarmak için Ahkmenrah ile tabletin sırrını öğrenmek üzere İngiltere’ye gitmeye karar verir. Çünkü tabletin sırrını sadece lahiti Londra British Museum’da bulunan Ahkmenrah’ın babası biliyordur. Tabi ki Teddy Roosevelt, Sacajawea, Jedediah, Octavius, Attila the Hun ve Dexter Larry’i bu görevde yalnız bırakmazlar. Larry ile birlikte oğlu ve tüm ekip İngiltere’nin yolunu tutar ve maceralar başlar.

İlk ve ikinci filme göre yaratıcılık ve komedi düzeyi daha düşük bir yapım olarak bende biraz hayal kırıklığı yaratsa da, bir Pazar öğleden sonranızı değerlendirmek için gayet iyi bir seçenek. Sinemaya gitmeye gerek duymadan evinizde de keyifli izleyebileceğiniz bir yapım.

Üçüncü filmde, müzedeki dostlarımıza ek olarak Laa (Larry’nin benzeri) ve Sir Lancelot (Camelot yuvarlak masa şövalyelerinden) katılırlar ekibe. British Museum’daki çılgın gece bekçisi Tilly’i de unutmamak lazım.

Filmdeki kayda değer misafir oyunculardan biri Ahkmenrah’ın babası rolündeki Merenkahre’yi canlandıran Oscar ödüllü aktör Ben Kingsley. Ayrıca yapım, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz başarılı komedyen Robin Williams’ın oynadığı son film olma özelliğini de taşıyor. Shawn Levy diğer iki filmde olduğu gibi bu filmde de yönetmen koltuğunda.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir