EFSANE İSİMLERDEN 10 KOMEDİ FİLMİ

“Salak ile Avanak” gösterime girdiği zamandan bugüne dek farklı ve uçlarda tepkiler aldı, bu sebeple üzerinde oluşmuş bir  “ortak kanı” yok. Sevenleri “Salak ile Avanak Geri Dönüyor”u heyecanla beklerken, filmin kendisinden ve genel olarak tuvalet mizahından pek haz etmeyenler filme karşı kayıtsız kalmayı tercih ettiler genelde. Biz heyecanla bekleyenlerin tarafında yer aldığımızdan kayıtsız kalmayarak mini bir komedi dosyası hazırladık, bunu yaparken de komedi alanında efsane statüsünde, efsane kelimesinin gerçek manasını biz de biliyoruz ama daha iyi bir niteleme sıfatı bulamadık, gördüğümüz kişi veya grupların yer aldığı eserleri ön plana çıkardık. Yalnız bir iki açıklama yapmamız lazım; yerli herhangi bir filmi almadık. Charles Chaplin ve Buster Keaton da yok. Woody Allen’ı da es geçiyoruz. Coen Biraderlerin filmlerinde çok gülüyoruz ama onlar komedi filmi değil ki. Baştan söyleyelim bazı şeyleri, sonra sıkıntı olmasın.

 1- Monty Python ve “Life of Brian” (1979)

Şunu baştan belirtelim, Monty Python’ın ne eşi ne de benzeri var, komedi alanının zirvesinde bu deli dolu grup yer alıyor; en yakınlarındaki komedi grubunun veya komedyenin bile fersah fersah ilerisindeler. Bu kadar net konuşuyorum, çünkü öyleler. Graham Chapman, John Cleese, Eric Idle, Terry Jones ve Michael Palin beşlisine eklenen Amerikalı Terry Gilliam ile bir nevi “süpernova”ya dönüşen grup, 1970 Dünya Kupası’nı kazanan Brezilya’ya kafa tutacak kadar komple ayrıca. Haklarında saatlerce konuşabilir, filmler ve skeçlerle kendimizden geçebiliriz fakat bunun yeri ve zamanı değil. Life of Brian’ı neden seçtiğimizi şöyle açıklayalım, “Monty Python and Holy Grail” Pele ise, “Life of Brian” Maradona’dır. Oyum Maradona’ya!

2- ZAZ ve “Airplane” (1980)

Ünlemli filmlerin çılgın kafadarları David Zucker, Jim Abrahams ve Jerry Zucker’in en iyi işi olan “Airplane”, günümüzde bir virüse dönüşen parodi filmlerinin atası olduğundan kendisinin olmadığı bir listeyi düşünemezdik. Holywood’da bir nevi devrim yapan ekip, Top Secret! (1984) ve Naked Gun (1988) filmlerinde benzer bir stratejiyi izlese de Airplane’in tadını bir daha yakalayamadılar. Bireysel yaptıkları işlerde, ki Jim Abrahams Hot Shots! (1991), Hot Shots! Part Deux (1993) ve Jane Austen’s Mafia!‘ (1998) filmleriyle ünlemlere kadar tarzlarına sahip çıkmıştır, saman alevi gibi parıldamış olsalar bile, o filmlerin hiçbiri bir Alex değildi.

3- Mel Brooks ve “Blazing Saddles” (1974)

Monty Python hakkında söylediklerimizi bir kenara bırakın, bu adam alanının en iyisi. Hani aksiyon filmlerinde tek başlarına koca bir orduyu alt eden adamlar olur ya, Mel Brooks da öyle biri. Yönetir, yazar, oynar yetmez yapımcı olur. Son dönem işleri biraz, tamam bayağı, sıkıntılı olsa da önceki işleri aralarından birini çekip ön plana çıkartamayacağınız kadar müthiştirler. Silent Movie (1976), High Anxiety (1977), History of the World: Part I (1981) ve The Twelve Chairs (1970) filmlerini neden seçmediğimizi tam olarak açıklayamasak da Blazing Saddles’i neden aldığımızı biliyoruz: Django at üstünde dolaşmaya başlamadan Bart şerifti!

4- Ben Stiller ve “Tropic Thunder” (2008)

Muhteşem üçlüyü tamamlayıp yükü hafiflettikten sonra günümüze gelebiliriz artık. Ben Stiller’ın oyunculuğu ve yönetmenliği biraz bıçak sırtı, seveni kadar sevmeyeni var ama Tropic Thunder eli yüzü düzgün, ne yaptığını bilen bir komedi; karnınıza ağrılar sokmasa da zekâsına hayran bıraktıran bir eser. Robert Downey Jr.’ın canlandırdığı Kirk Lazarus karakteri için bile her listeye girebilir.

5- Charles Crichton ve “A Fish Called Wanda” (1988)

Aslında bu filmi almamızın asıl nedeni Charles Crichton değil, filmdeki oyuncuların toplu performansı. Monty Python silahşörleri John Cleese & Michael Palin, Jamie Lee ‘Halloween’ Curtis ve Kevin Kline’ın döktürdüğü bu film, eşi benzeri kolay bulunamayacak bir kara komedi aynı zamanda. Her oyuncunun birbirinden rol çaldığı bir kedi fare oyununa kayıtsız kalmayarak görüyoruz ve artırıyoruz!

6- Judd Apatow Tayfası ve “Superbad” (2007)

Kabul etmeliyiz ki “Judd Apatow” diye bir gerçek var. Hatta “Hole in the Wall” tadında bir çetesi bile var! Bu filmde o çetenin ürünü;  Apatow’ın yönetmen koltuğunu Greg Mottola’ya bırakıp geri plana çekildiği Superbad, diğer tüm Apatow Tayfası filmleri gibi fazla “erkek işi”. Seth Rogen ve Evan Goldberg’in yazıp oynadığı, Jonah Hill ve Michael Cera gibi çetenin has adamlarının merkezde olduğu filmin gizli silahı ise “Fogell”, nam-ı diğer McLovin! Fogell hatrına bu filme kalbimizde her zaman yer var.

7- Harold Ramis & Bill Murray ve “Groundhog Day”(1993)

Tamam, Groundhog Day bir komedi filmi değil, hatta başlı başına felsefe kitabı bile sayabiliriz kendisini ve bu listede biraz eğreti duruyor fakat bu yıl kaybettiğimiz Harold Ramis’i anma fırsatını kaçıramazdık. Bill Murray ise cabası. Bir taş ile iki efsane. Her gün aynı güne uyananlardansanız bu film es geçmemelisiniz.

8- Edgar Wright& Simon Pegg ve “Hot Fuzz” (2007)

Holywood’un bir Apatow Tayfası olur da İngilizler bundan geri kalır mı? Tabi ki hayır. Edgar Wrigt ve Simon Pegg ikilisi, Shaun of the Dead (2004), Hot Fuzz (2007) ve Scott Pilgrim vs. the World (2010) gibi filmlerle, Ada’nın sahip olduğu köklü komedi anlayışını bir kez daha tüm dünyaya gösterdi. Nick Frost takviyesiyle öldürücü kontralar yapma gücüne kavuşan Hot Fuzz, sinemasal referanslarıyla da farklı bir aksiyon komedisi olmayı başarıyor.

9- Blake Edwards & Peter Sellers ve “A Shot in the Dark” (1964)

Ve huzurlarınızda Peter Sellers. Türün vücut bulmuş hali olan Sellers, herhangi bir listede yoksa bunun tek sebebi, performansları arasında seçim yapamamadır. Kubrick klasiği Dr. Strangelove’daki (1964) üçlü performansı ile yine Blake Edwards filmi olan The Party’deki (1968) Hrundi V. Bakshi karakteri büyük kararsızlık yaratsa da, kıl payıyla, Pembe Panter serisinin en iyi filmi olan A Shot in the Dark’ı seçtik. Blake Edwards ile Peter Sellers bir araya geldiğinde neler olabileceğini görmek için Müfettiş Clouseau’ya bakmak yeterli olacaktır.

10- Steve Martin ve “The Jerk” (1979)

Steve Martin de sevgi ve nefreti bünyesinde toplayan bir komedyen. Pembe Panter serisini yeniden çekme cüretini gösterenlere uyarak var olan kredisini sıfırlasa bile, uzun yıllar boyunca komedi filmlerinde gösterdiği çaba hatırına saygıyı hak ediyor. Saçma sapan onca işinin yanında parıldayan ve bu saydığımız isimlerin eserlerinin yanına gönül rahatlığıyla koyabileceğimiz, Steve Martin’in en iyi işi olan The Jerk,  ölümcül salaklığıyla kalpleri fethetmeyi başarıyor.

Diğer Yazılar: Tanju Baran
Sürü
Bir Dönüşüm Vesikası: Sürü Türkiye sinemasının Umut (1970) ile birlikte zirvesi olan...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir