Tanju Baran: Bone Tomahawk – Mustang
Konuyu biraz eğip bükerek 2015 yılının en iyi ve en kötü filmi yerine, içime en çok sinen ve sinmeyen filmini yazdım.
Geçtiğimizi yıl içime sinen tek film seçme şansım olsa bu kesinlikle Bone Tomahawk olurdu. Sergio Leone’nin izinden gittiğini filminin her karesinde hissettiren Craig Zahler’in ilk filminde böylesine ağır bir yükün altına girme cesareti gösterip beklenenin kat be kat üstünde bir iş ortaya çıkartması ve Kurt Russell, Patrick Wilson, Matthew Fox, David Arquette gibi oyunculardan 40 yıllık yönetmenlerin alamadığı performansı çekip kopartması tek kelimeyle büyüleyiciydi. Sinemanın gizli “wonderkid”lerinden olan Zahler’in adını bir tarafa not etmekte fayda var, uzun bir kariyer kendisini bekliyor.
Geçtiğimiz yılın içime en çok sinmeyen filmi de bir ilk film, üstelik bu topraklardan: Mustang. Her yıl Deniz Gamze Ergüven’in yurt dışında kırmızı halılarla karşılanan filminden daha kötü en az 50 film üreten bir ülke sineması olduğumuzdan içime sinmeme sebebi filmin kötü olmasından ziyade hesapçı, ikiyüzlü ve usul açısından korkutucu derecede umursamaz olmasıydı. Her açıdan tuhaf bir vaka olan Mustang’i uzun süre daha konuşacağımız belli, getireceği sonuçların ne olacağını ise zaman gösterecek.