TÜRK SİNEMASININ 100. YILINDA EN İYİ 100 FİLM

3-      Babam ve Oğlum / 12.926 oy

2005 yapımı, yönetmenliğini Çağan Irmak’ın üstlendiği ‘Babam ve Oğlum’ filmi, 3.5 milyonun üzerindeki seyircisiyle ve aldığı ödüllerle gündeme gelmişti. Türkiye’nin en ağır travmalarından 12 Eylül darbesini bir aile dramı üzerinden anlatan Çağan Irmak, izleyen çoğu insanı gözyaşlarına boğmuştu. Kültür Bakanlığı’nın internet üzerinden halk oylamasıyla belirlediği en iyi ilk 100 Türk filmi sıralamasında, aldığı 12.926 oy ile 3. sırayı alan bu film, sıralamaya genel olarak baktığımızda biraz akılda soru işaretleri bırakıyor.

‘Babam ve Oğlum’, daha ilk sahneden, 108 dakika boyunca ne hissedeceğinizin kapılarını aralıyor. Bir çaresizlikle başlıyor film. Günlerden 12 Eylül 1980, Sadık’ın kollarında doğum yapmak üzere olan eşi, sokakların ıssızlığı ve ölüm… Belki de çaresizliğinden kurtulmak için babasının yanından ayrılan Sadık’ı aynı çaresizlikle geri dönerken görüyoruz sonra, elinde bu sefer oğlu Deniz’le… Toplumsal bir travma, çaresizlik, bir ailenin içinde yaşadığı çaresizlikler üzerinden anlatılıyor fakat hissettiklerimiz bizi düşünmekten alıkoyuyor sanki. Filmden çıkınca, o aileye ve Sadık’a üzülüyoruz, filmin neye parmak bastığı çok da önemli olmuyor. Çekimler ve sahneler de yine yoğun hisler yaşatmak üzerine oluşturulmuş gibi. Mizah ve hüzün aynı karelerde birleşmesi filmi etkileyici kılan unsurlardan fakat bunca yoğun his arasından hikayeyi seçmekte zorlanıyor insan. Dolayısıyla, ‘Züğürt Ağa’, ‘Yol’ ve ‘Selvi Boylum Alyazmalım’ gibi kült filmlerin önüne geçerek en iyi 3. Türk filmi olarak oylanan ‘Babam ve Oğlum’, bu listede çok daha gerilerde olmalıydı kanımca.

İlk 10’da Olması Gereken Film – Teyzem

1986 yılında Milliyet Gazetesi tarafından yapılan yarışmada en iyi senaryo ödülüne layık görülen ‘Teyzem’ filminin senaryosundan filme aktarılan ‘Teyzem’ filmi, ‘Babam ve Oğlum’ gibi yine bir toplumsal travmanın aile üzerindeki etkilerini konu alıyor. Bu sefer konu hem siyasi görüşleri nedeniyle çaresizlik içinde aileye dönme hem de üvey babanın tacizi. Başlangıçta sorunsuz gibi görünen sıradan bir ailenin, film boyunca derinliklerine daldıkça, içsel çıkmazlarını görüyoruz. Koruyamayan bir anne, anlayışlı gibi görünüp uzak olan bir abla, çaresiz bir kardeş ve tacizkar bir baba… Tüm bunların içinde bir şeyleri kavrama kargaşasında boğulan, hakkını aramak istedikçe yok olan ve gittikçe dezorganize olan zihniyle ölüme sürüklenen bir kadın ‘Üftade’… Bir çocuk gözünden, Üftade’nin yaşadıkları göz önüne seriliyor Halit Refiğ tarafından ve filmin sonuna doğru izleyenin zihni de dağılıyor, Üftade’nin uçuşan zihni ve defterleriyle birlikte.

Sahne sahne travmanın anlatılışı, yaşanan toplumsal ve bireysel korkuların aktarılışı, çekildiği dönemin kaygılarını beyaz perdeye taşıması ve hissettirdikleriyle, ‘Teyzem’ filmi, en iyi 100 Türk Filmi arasında 60lı sıralarda olmayı bence hak etmeyen bir film. İlk 10 içerisinde, hatta başlarda olmayı hak ediyor.

Tuğba

Diğer Yazılar: FikriSinema
“ISKA” BELGESELİ GELİYOR
Beşiktaş’ın eski milli kalecisi Fevzi Tuncay’ın hikayesi belgesel oldu. Fevzi Tuncay’ın kariyerine,...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir