‘Sully’
‘We are gonna be in the Hudson’
Film, pilot Chesley Sully Sullenberger ve yardımcı pilot Jeffrey Zaslow’un Ocak 2009’da New York La Guardia havalimanından kalktıktan kısa bir süre sonra kuş çarpması yüzünden 2 motorunu birden kaybeden Amerikan Havayolları uçağını, Hudson Nehri’ne indirmesini konu edinen gerçek bir hikayeyi anlatıyor. Kaptan Sully en yakındaki havalimanına bile gidemeyecek kadar zor durumda kalarak nehre iniş yapıyor. Bugüne dek havacılık tarihinde suya inişlerde hep ölümlü kazalar yaşanmasına rağmen Sully, 155 yolcusundan bir teki bile zarar görmeden uçağı suya indirmeyi başarıyor.
Tabi Sully ve Jeffrey için asıl olaylar bundan sonra başlıyor. Amerikan halkı ve medyası tarafından bir süre boyunca kahraman ilan edilen Sully’nin hayatı birdenbire değişiyor. Olay, Federal Havacılık İdaresi ve Ulusal Ulaşım Güvenlik Kurulu gibi otoritelerin incelemelerine tabi tutuluyor. Tüm teknik arızalar incelenip, pilotun kaza anında yakın bir havalimanına inip inemeyeceğinin sağlamaları yapılıyor. Bu esnada Sully kendinden emin, aldığı tüm kararlar ve uyguladığı tüm adımların o anda yapılabilecek en iyi hareketler olduğunu düşünüyor. Film aslında kaza sonrasında Sully ve Jeffrey’nin soruşturma sürecinde yaşanan olayları aktarıyor.
Filmin hikayesi Sully Sullenberger ve Jeffrey Zaslow’un “Highest Duty” adlı otobiyografik kitabından uyarlanarak aktarılmış. Sullenberger film boyunca yönetmen Clint Eastwood’a danışmanlık yapmış dolayısıyla hikaye gerçeğe en uygun biçimde aktarılmış. Ana karakterler üzerinde kalarak yan karakterlere pek de fazla bir anlam yüklenmiyor. Böylelikle sade ve direkt olarak olayın üzerinde duruyor.
Sully’nin en güzel yanı, konusunu ve sonunun ne olacağını bildiğiniz halde yinede izlemekten sıkılmamanız bence. Olay örgüsü ve kaza anı çok güzel yerleştirilmiş. Film başlar başlamaz kaza gerçekleşiyor ama detayları göremiyoruz. Daha sonrasında film soruşturma anına sıçrıyor ve flash backlerle birlikte hem kaza anı hem de soruşturma paralel biçimde giderek heyecanını hiç kaybettirmiyor.
Günümüzde görsel efekt teknolojisinin nerelere geldiğine şaşırmamak elde değil. Evet özellikle fantastik Amerikan yapımlarında türlü türlü hayran bırakıcı özel efektlerle karşılaşıyoruz. Ancak iş yaşanmış bir olayı anlatmaya gelince biraz daha zorlaşıyor diye düşünüyorum. İnandırıcılık ve gerçek hayata uygunluk çok daha önemli hale geliyor. Sully de görsel efekt konusunda oldukça başarılı ve ikna edici.
Efsanevi ‘İyi, Kötü, Çirkin’ filmiyle ülkemizde ve tüm dünyada tanınan bir aktör haline gelen 86 yaşındaki Clint Easwood filmin yönetmeni. Türkiye’de de ‘western’ filmeriyle ün kazanmış aktör hem oldukça meşhur bir oyuncu hem de başarılı bir yönetmen. Sully için yine bir Amerikan kahramanlık hikayesi mi izleyeceğiz diye düşünürken (Keskin Nişancı filmini hiç sevmemiştim) kendimi sinema salonunda buluyorum. Filmde abartılı milliyetçi bir yaklaşım sergilendiğini söyleyemem. Evet havacılık tarihinde görülmemiş bir başarıya imza atarak 155 yolcusunu suya indirerek kurtarmayı başarmış bir Amerikan pilotunun hikayesi ama sonuçta hikaye gerçek ve dinlenmeye değer buluyorum.
Tom Hanks ana karakter ‘Sully Sullenberger’ ve Aaron Eckhart yardımcı pilot Jeffrey Zaslow rolüyle karşımıza çıkıyorlar. Tom Hanks için fazla söze gerek yok galiba. Hangi filmde hangi rolle izlerseniz izleyin çokta negatif bir yorum yapamayacağınız aktörlerden biri bence. Böyle bir film için çokta iyi bir seçim olmuş. Film hakkındaki görüşlerinizi birkaç tık yukarıya taşımak için yeterli bir sebep bence Tom Hanks.
Filmin görüntü yönetmeni, Clint Eastwood’la birlikte diğer filmlerinde de sıkça çalışmış olan Tom Stern.
Film bittikten sonra akan jenerik kısmında ise gerçek Sully, Jeffrey ve kazazedelerin birlikte oldukları bir kaç fotoğraf ve video paylaşılmış. Merak edenlerimiz için izlemesi keyifli bir kısım olmuş.