Sezon Günlüğü – Bölüm 1

Aylardır yolunu gözlediğimiz ödül sezonu nihayet başladı ve yarışın içinde olan filmler teker teker kendilerini belli etmeye başladılar. Eleştirmen ve meslek birlikleri derken hangi filmin hangi dalda ne yapabileceği bir yapboz gibi yavaş yavaş yerine oturuyor şu sıralar. Hatta artık Oscar adaylarına dair tahmin listeleri oluşturmanın bile zamanı geldi. Öyleyse bu yazımızla başladığımız “Sezon Günlüğü” serimizde her hafta ödül sezonunun değişen güç dengelerinden bahsedelim.

EN İYİ FİLM KATEGORİSİ

  • Geçen yıl en iyi film kategorisi için iki film kıyasıya rekabet halindeydi. Eleştirmen ve meslek birliği ödüllerini ya Moonlight ya da La La Land kapıyordu. La La Land favori bir pozisyonda olsa da Moonlight çok ciddi bir rakipti ve Oscar’ı kucaklayan Moonlight oldu. Bu yıl ise elimizde böyle bir malzeme yok ne yazık ki. Hiçbir film tam olarak bu yıl benim yılım diyemiyor. Tam biri güçlendi, toparladı diyoruz hooop ciddi bir ödülde adı bile anılmıyor. O yüzden tahmin etmesi zor ve heyecanlı bir yılın bizi beklediğini söyleyebilirim.

  • Bir ay öncesine kadar yarışın iki gözdesi vardı; biri Greta Gerwig’in Lady Bird‘ü, diğeri ise Del Toro’nun The Shape of Water‘ı. İstatistiklere bakacak olursak, eleştirmen birliklerinden en çok ödülle dönen filmler olmasalar da bana göre Oscar’ın en güçlü adayları onlar. Üstelik Lady Bird, New York’lu eleştirmenlerin ödüllerinde (NYFCC) ve Chicago’da en iyi filmi kucaklamıştı. Bunun yanında Oyuncular Birliği SAG’da ve Altın Küre’de de adaylıklar alınca elini iyice güçlendirmiş oldu. The Shape of Water ise eleştirmen birliklerinden aldığı güvenoyu ile yarışı epeyce önlerde götürdü ve hala da her an kuytulardan bir yerden çıkacakmış gibi rakiplerinin eksiklerini gözlüyor. Altın Küre’ye de aday oldu fakat SAG’a aday olamaması şimdilik işleri yokuşa soktu. Çünkü SAG’a aday olamamış bir filmin Oscar’ı alması çok zor bir ihtimal.

  • Bir ay öncesine kadar yarışı önde götüren bu iki filmin önünü başka bir filmin kestiğini rahatlıkla söyleyebiliriz ama artık. Evet, yarışta Three Billboards Outside Ebbing, Missouri gerçeği var. Filmekimi’nde oldukça beğenilen film, bir ara unutuldu gibi olsa da şuan gücünü toparlamış durumda. Son olarak Nevada ve Las Vegas eleştirmenlerinden de en iyi film ödülü alan yapımın SAG ve Altın Küre’den de alnının akıyla çıkmasıyla şuan için Oscar’da En İyi Film adaylığını garantilemekten çok yılın favorisi durumunda olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

  • Steven Spielberg de yeniden sahalarda. Eski dostlarını da alıp oldukça iddialı bir filmle döndü. The Post Evet filmin adını NBR ödülleri haricinde duymadık neredeyse. Fakat olay Speilberg olunca, arkasına ciddi bir desteği alacaktır. SAG’da es geçilmesinin nedenini screener’a bağlarsak, Altın Küre’de en iyi film, yönetmen ve oyuncu dalları gibi en önemli dallara sızmış bir Spielberg filmi bence çok ciddili bir konu.

  • Geldik gönüllerin kazananına. Sezon öncesinde, güzel ama sezonda adını duymayacağımı düşündüğüm bir film olan Call Me by Your Name, şu an yarışın en güzide filmlerinden. Ödül sezonunun önemli birliklerinden olan Los Angelas’lı eleştirmenlerde de (LAFCA) en iyi film ödülünü kapınca durdurana aşk olsun. Bu arada SAG olmasa da Altın Küre adaylığı da cebinde filmin.

  • İstatistiklere gelirsek şu ana kadar en çok eleştirmen ödülü kazanan film Get Out. Evet şaka değil. Yaz aylarında izlediğimiz ve çoğumuzun beğendiği Get Out ilginç bir şekilde doğru kampanyalar yaparak şuan yarışta güçlü bir yere sahip. Yarışın içinde dahi olmasa, adı bile anılmasa kimsenin aklına bile gelmeyecekti belki de ama doğru kampanyalar filmleri doğru yerlere getiriyor. Ya da belki de korku/gerilim filmleri ödül sezonuna dahil olamaz gibi önyargıları rafa kaldırmamız gerekiyor.

  • Get Out’ın hemen ardından en çok ödül kazanan diğer film ise The Florida Project. Fakat film, tabii ki eleştirmen ödüllerinden birçok zaferle dönmüş olsa da ne Altın Küre’de ne de Oyuncular Birliği SAG’da film adaylığı kazanamadı. Özellikle bu iki kayıp Oscar’da birkaç adaylıkla yetinmesine neden olabilir.

  • Bu arada hatırlatayım istedim. Bu yıl Christopher Nolan Oscar kazanmak için bir film yaptı. Ama pek de tutmadı. Altın Küre kendisini unutmadı ama çok da ön planda olduğu söylenemez Dunkirk‘ün. Sonu hayır ola. Fakat, eleştirmen ödüllerinde, yönetmenlik kategorisinde birkaç kere ödülü kucakladığını söylemekte fayda var.

  • Ödül sezonunda Tazmanya canavarı olacağını düşündüğümüz pek çok film şuan “A Ghost Story” gibi ortalıkta yok. Bunlardan en önemlisi Paul Thomas Anderson filmi olan Daniel Day-Lewis’li Phantom Thread. Umarım aday olur diyelim. Diğer hayalet ise Darkest Hour. Fakat bu aralar Gary Oldman hortladı, belki film de bir şekilde canlanır.

Yazı sonunda kendi kontenjanımdan soktuğum sürpriz filmle beraber Oscar Ödülleri’nde oluşabilecek güç dengesini buraya bırakayım.

  1. Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
  2. The Shape of Water
  3. The Post
  4. Lady Bird
  5. Get Out
  6. Call Me by Your Name
  7. Dunkirk
  8. All the Money in the World
Diğer Yazılar: Metin Kaçar
Geliş
Bir zamanlar Theo Angelopoulos vardı. Ne de unutulmaz bir insandı. Ve tabii...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir