Orta Dünya’nın yaratıcısı Tolkien’i Yüzüklerin Efendisi filmleriyle tanıyıp kitapları okumayanlar için Elfler, Cüceler, Hobbitler ve Büyücülerle dolu yeni bir macera sunan Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları filmi, yine aynı izleyici kitlesi için heyecan verici bir yapım olabilir. Ancak filmlerden önce Tolkien’le tanışmış olanların, Hobbit’i vizyona girmeden okuma imkanına sahip şanslı izleyicilerin hayal kırıklığı yaşamış olmaları şaşırtıcı olmayacaktır.
Film, Gandalf’ın sürpriziyle durgun hayatına bir macera sokan Bilbo Baggins ve 13 cücenin, cücelerin kadim vatanı Erebor’u kurtarmak için başlayan yolculuklarında Ayrıkvadi’ye ulaşmalarını ve sonrasını anlatıyor. Ayrıkvadi’den ayrılan ekip Beorn’la, orman elfleriyle, dev örümceklerle dolu maceralar yaşarken Yalnız Dağ’a doğru ilerlemeye devam ediyorlar.
2012 yılında vizyona giren Hobbit serisinin ilk filmi Hobbit: Beklenmedik Yolculuk’ta, Yüzüklerin Efendisi serisinin izleyicilerine de hitap etmek ve onları serinin öncesine götürmek adına çabalanmış ve kitapta olmayan bazı bölümlerle Orta Dünya’yı kitaplarla tanıyan sıkı takipçileri üzmüştü. Ancak bu sahnelerin çok fazla olmaması ve göz alıcı görsel efektlerle oluşturulan mekanların Tolkien’in çizimlerine sadık kalınarak ortaya çıkarılması filmin rahatsız edici taraflarının unutulmasını sağlamıştı.
Beklentiler Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları filmi ile birlikte, Yüzüklerin Efendisi serisini açıklama kaygısının son bulması ve hikayenin yeniden kitaba paralel hale gelmesi yönündeydi. Ancak tam tersi oldu ve bu film ilk filme oranla kitaptan daha kopuk, hatta Orta Dünya’da var olması neredeyse olanaksız enstantanelerle Tolkien hayranlarının canını iyice sıkmış durumda. Tauriel ile Kili’nin yakınlaşmaları (ki Tauriel karakteri filmde ortaya çıkmış, hikayenin aslında yer almayan bir karakterdir) Orta Dünya’ya yapılan büyük haksızlık olarak, tarihe geçecek bir hata şeklinde değerlendirilebilir. Sırf “erkeklerle dolu bir film izlenmez, kadın da olmalı, aşk da” mantığıyla yapılan bu sonradan ekleme karakter ikinci filme damgasını vuracak gibi görünüyor. Senaryo ekibi sadece bununla da yetinmemiş. Eklenen ve çıkartılan birçok sahne sadık izleyicileri film boyunca rahatsız etmiş durumda. Kitapta detaylı bir yer bulan Beorn karakterinin de zoraki üçleme haline getirilen ve bu nedenle oldukça uzatılan filmde neredeyse bir figüran kadar değer görmesi şaşırtıcı bir ayrıntı olarak dikkat çekiyor.
İlk filmi izledikten sonra düşüncem, her ne kadar kitaptan kopuk ve Yüzüklerin Efendisi serisiyle bağını açık açık gösterme kaygısı güden bir yapım olsa da ikinci filme şans verilmesi yönündeydi. Ancak Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları yönetmene ve senaryo ekibine kızgınlığımın artmasına neden oldu. Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları, Tolkien hayranlarını karşısına alan bir yapım. Özellikle de Hobbit’in seriyi tamamlayıcı bir hikaye değil, serinin başlangıcı olduğu unutulmamalıdır.