Bu hafta vizyona giren 10 filme geçen hafta ileride sıkışırız diye kenara ayırdıklarımızı ekleyerek oluşturduğumuz torbadan seçtiğimiz eserlerden müteşekkil olan vizyon raporuyla karşınızdayız ama başlıklarda şimdiden kısıntıya gitmek zorunda kaldık; nitelik-nicelik dengesini sağlayamayanlar utansın.
Haftanın Oyuncusu: Captain America: Civil War
Marvel‘in son filmi Captain America: Civil War, vizyonun yüz güldüren sinemasal olaylarından biri olarak haftanın oyuncusu ödülünü hak ediyor. Perdede 3-5 yılda bir çizgi roman uyarlaması gördüğümüz dönemlerden yılda 3-5 çizgi roman uyarlamasının arz-ı endam ettiği şu günlere geçiş kolay olmadı, hepimiz saçma sapan işler yüzünden milyonlarca beyin hücremizi kaybettik ama Captain America: Civil War güzel günlerin çok uzakta olmadığını gösterdi bizlere. Fazla eşelemeden, ama demeden gidip gönlünüzce eğlenebilirsiniz
Etkisiz Elemanı: Quenn of the Desert
Werner Herzog‘un düşüş döneminin sürdüğünü gözler önüne seren Quenn of the Desert, Osmanlı’nın son dönemlerinde Arap vilayetlerine gelen Gertrude’un (Nicole Kidman) özyaşam öyküsünün peşinde dolaşırken çölün kızgın kumlarında kayboluyor. Yer yer etkileyici kareler ve Herzog‘un formda halinden esintiler taşısa da romantik bir dönem filmi şu günlerde aradığımız son şey, Herzog bile Herzogluğunu unutmuşken bizim kendisini bu denli anmamıza da gerek yok zaten. Bir “Eskici” bekleyenler varsa aranızda onlar da boşa umutlanmasın.
Altın Bidon: Martyrs
Fransız korku sinemasının uç örneklerinden Martyrs’in (2009) yeniden çevrimi olan mevzu bahis eserimiz, 86 dakikalık süresinin her bir dakikasında ayrı ayrı yerlerinize ağrılar sokacak kadar amaçsız ve gereksiz bir film. Korku seviyorum, cinli tarikatlı olanlarına bayılıyorum, kesmeli biçmeli kapkanlı sahnelerin hastasıyım diyorsanız gidip görün fakat biz görevimizi yapıp uyaralım: Bu film olmamış, olmasa olurmuş ama kendisi olmamış.
Onur Ödülü: The Brand New Testament
Mr. Nobody (2009) ile bizim içerisine dahil olmadığımız küçük bir hayran kitlesi yaratan Jaco Van Dormael, Mr. Nobody’nin nasihat veren büyükanne hallerinden ve can sıkıcı dağınıklığından önemli dersler çıkardığını gösteren The Brand Testament ile yüzleri güldürmeyi başarıyor. Tanrı’yı yeryüzüne, Brüksel’e indiren Dormael, keyifli ve değerli bir satire imza atarak klişe tabirle hem güldürüp hem düşündürüyor. Aksayan yönlerine ve yer yer yavanlaşmasına karşın kısırlıktan ölen vizyon haftasında The Brand New Testament’ı mutlaka görmek lazım.