1941 yılında Orson Welles’in Yurttaş Kane ile yaptığı sinema tarihi için bir dönüm noktası olarak görülebilir. Kullandığı birçok yeni teknikle Welles uzun yıllar konuşulacak bir yapıma imza atsa da o yıllar filmin pek de ilgiyle karşılandığını söyleyemeyiz. Yurttaş Kane’nin Amerikalı bir medya patronu olan W.R. Hearst’ün hayatıyla olan benzerliği filmi izleyenleri ikiye bölmüş, bir kesim Welles’in kullandığı sinema teknikleriyle ilgilenirken diğer kesim ise Welles’in Hearst üzerinden popülizm yaptığını daha doğrusu kendi zekasını kanıtladığını savunmuştu. Welles’i yargılamayı tarihe bırakıp, sinemasını inceleyelim ve Yurttaş Kane’i sinema değerleri açısından ele alalım.
Öncelikle Yurttaş Kane’in en önemli özelliği film teknolojisinin imkanlarının iyi kullanılmış olması olabilir ancak tek özelliği de bu değil. Orson Welles’in filme kattığı bakış açısı muazzam. Sahne sahne kamera kullanımı, hikaye içindeki göndermeleri, makyaj teknikleri, flashback’ler bu filmi ön plana çıkaran diğer unsurlar. Henüz 26 yaşında ve ilk filminde bilinenlere karşı çıkarak cesurca kendi yöntemini ortaya koyan Welles’e her halükarda şapka çıkartmak gerekir.
Kane’nin çocukluğundan başlayan hikayede Amerikan aile yapısı, çocuğun aileyle olan ilişkisi, kazanılanların ve ne kadar kazanılırsa kazanılsın yeri dolmayan kaybedilenlerin değeri inceleniyor. Kane’in ölümüyle başlayan film, aydınlatılması gereken bir soru ışığında ilerliyor. Kane’in son sözü olan Rosebud’ın ne olduğunu bulmak onun hayatını inceleyen gazeteci için her geçen gün daha da önem kazanıyor. Seyirci için çözülmesi gereken bir sorun ortaya koyan ve son ana kadar gizemini sürdüren bu kelime aslında filmin merkezinde yer almıyor. Kane’nin hayata bakışı, idealleri, evlilikleri ekseninde Amerikan yaşayışı ve ahlakı irdeleniyor.
Orson Welles’in Yurttaş Kane’den sonra pek bir başarısının olmadığı söylenebilir. Ancak ilk filminden sonra aldığı övgülerin yanı sıra gelen yoğun eleştiriler yapımcıların kendisine karşı çekingen davranmasına neden oldu. İstediği bütçeleri alamayan Orson Welles de belki sinema tarihinin en önemli kişiliği olabilecekken geri planda kaldı.
Yurttaş Kane ile ilgili en çok bilinen konulardan bir tanesi dokuz dalda Oscar adaylığı alıp sadece senaryo dalında ödül almasıdır. Bu ödül baz alındığında Yurttaş Kane’in senaryo anlamında ön plana çıktığı ve diğer dallarda yetersiz olduğu söylenebilir ancak Oscar ödüllerinin bir filmi değerlendirme konusunda tek kriter olmadığını bir kez daha hatırlatmak gerekir. Yurttaş Kane’in birçok yeniliklere sahip bir senaryosu olduğu su götürmez bir gerçek elbette. Ancak bu filmi özel kılan tek unsur olmadığını da belirtmek gerek. Bu nedenle bir filmi izlenebilir olarak değerlendirirken tek dayanağınızın Oscar olmamasını öneririm.