Yoga Hosers

Kevin Smith’in Sinemasının İflası: Yoga Hosers

Kabul etmemiz gerekir ki, Kevin Smith artık sadece kendisi ve yakın çevresi için film çekiyor. Dogma’yı (1999), Clerks’i (1994), Jay and Silent Bob Strike Back’i (2001) çeken Kevin Smith’le Tusk’ı (2014) ve Yoga Hosers’ı (2016) çeken aynı kişi değil. Evet, Smith uzun zamandır formsuz ama kendi çevresinden sıyrılınca Red State (2011) gibi harika bir eser ortaya koyabiliyor. O potansiyeli hep var, “Tarantino etkisi yaratacak mı” noktasından “umarım yine rezil bir iş çıkarmamıştır” noktasına çoktan varmış olsa da içindeki cevheri tekrar ortaya dökeceğine dair olan inancım hiç sönmemişti, ta ki Yoga Hosers’a, iflas bayrağına kadar.

Aslında uzaktan bakınca Yoga Hosers tipik Kevin Smith filmi. Yine bir dükkân, orada çalışan tezgâhtarlar var. Hokey başta olmak üzere “Kuzey Amerika” sporları yerli yerinde, çizgi roman referansları havada uçuşuyor, Stan Lee’yi görüyoruz, Jason Mewes bir yerlerden fırlıyor, Guy Lapointe (Johnny Depp) bütün iticiliğiyle duruyor, Justin Long yine birilerinin parodisini yapıyor; hatta Haley Joel Osment’la 90’lara selam yollanıyor… Kevin Smith sinemasını parça bazında ele aldığımızda karşımıza çıkan unsurların çoğu burada da mevcut ama sıkıntı, hepsinin zorunluluk icabı filme yerleştirilmesinde. Filmin doğal parçası değiller, “her filmde olanlardan araya serpiştiririz” mantığıyla eklenmiş, yapay unsurlardan ibaretler. Clerks’teki doğallığı, Jay and Silent Bob’daki mizahı, Dogma’daki derinliği, Chasing Amy’deki romantizmi yaratan öğeler bunlardı ama Yoga Hosers’ta zorlamaya, tatsız bir tekrara dönüşüyorlar. Hiç fayda sağlamadıkları gibi filmin “bildiğiniz muhabbetler işte” seviyesinde seyretmesine ve tek başına anlamlı ve keyifli olabilecek “Kanada Nazileri” muhabbetlerinin de değersizleşmesine neden oluyorlar.

Filmin temel sıkıntısını özetlemek için iki başrol oyuncusuna bakmak yeterli aslında: Lily-Rose Depp ve Harley Quinn Smith. Biri Kevin Smith’in kızı, diğeri Johnny Depp’in. Çizgi romanımsı bir gençlik taşlaması olan proje de muhtemelen şöyle bir konuşmadan doğmuştur:

– Kızlarımız ne çabuk büyüyor değil mi?

– Ah sorma, adını Harley Quinn koydum ama çizgi roman okumak yerine telefonla oynuyor.

Lily farksız mı sanıyorsun? Varsa yoksa telefon, yoga… Şey, filmini mi yapsak bunun? Kızları oynatırız falan.

– Süper fikir, hemen benim tayfayı topluyorum, çizgi roman, dükkan mükkan… O iş bende.

Her yönetmen öncelikle kendisi için film çeker ama Kevin Smith bu olayı abartmış durumda, filmografisini auteur kuramıyla bile açıklanamayacak kadar anlamsız bir noktaya evirmesi ise tarifsiz bir başarısızlık öyküsü.

Tusk ile korku filmi parodisi yapıp filmin sonunda dış sesle dâhil olarak “bu bir parodidir” tadında konuşma yapacak kadar özgüvenini yitiren, Yoga Hosers gibi berbat bir filmle kendi mahallesine mavi boncuk dağıtan, yaklaşık 20 yıl sonra gelecek olan devam filmi Jay and Silent Bob Get a Reboot! ile itibarını geri kazanmayı arzulayan Kevin Smith’in içine düştüğü durum tek kelimeyle hazin. Cop Out (2006) ile merkez sinemaya yanlama çabalarına “kendi sinemanı yap” nidalarıyla kızanları bile pişman etmeyi başaran Kevin Smith’in maalesef mermisi bitti, artık silahın kendisini fırlatıyor.

Diğer Yazılar: Tanju Baran
Ülke Sinemasına Bir Bakış: Bizim İçin Şampiyon, Borç ve Taksim Hold’em
İğneyi de çuvaldızı da kendimize batırarak başlayalım: Ülkemizdeki sinema yazını ve yazarlığı,...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir