NİNJA KAPLUMBAĞALAR

İki boyutlu çizgi filmlerin keyifle izlendiği dönemlerde en bilindik çizgi filmlerden biri Ninja Kaplumbağalar’dı. O zamanlar ilkokulda İngilizce dersleri henüz olmadığından, beynimize yer eden jenerik müziğine sözler yazıp kendimizi o sözlerin doğruluğuna inandırdığımız olmuştu. Mesela ben her zaman jeneriğin sonunda “Durup durup hapşu, seven up” sözlerinin kullanıldığına emindim. Ne anlama geldiğinin pek bir önemi yoktu. Büyüklerin dünyasında anlam veremediğim o kadar çok şey varken, çizgi film jeneriğindeki sözlerin anlamsız olması pek bir şey ifade etmiyordu. O müziği duyduktan sonra ekrana her zaman dört kaplumbağa, bir fare ve onların düşmanlarıyla olan mücadelelerinin gelmesi benim için yeterliydi. İsimlerini Rönesans sanatçılarından alan insan boyundaki dört kaplumbağa; Leonardo, Raphael, Michelangelo, Donatello ve onları büyüten, birer ninja olarak yetiştiren ustaları fare Splinter.

Çizgi filmlerini çok sevdiğimiz bu ergen, sevimli kaplumbağalar Jonathan Liebesman yönetmenliğinde yeniden beyaz perdeye uyarlandı. Yeniden diyorum çünkü daha önce 90’lı yılların başlarında 3 filmlik bir seriyle sinema seyircisiyle buluşmuşlardı. O filmlere bugünün teknolojisiyle baktığımızda pek başarılı bulmasak da o günün şartlarına göre vasatı aşan filmlerdi diyebilirim. 2014 yapımı Ninja Kaplumbağalar ise üçüncü filmi 21 yıl önce çekilen ilk seriye göre teknoloji harikası bir film. Ancak üç boyutlu film yapma kaygısıyla fazlaca izlediğimiz aksiyon sahneleri ve kaplumbağaları olabildiğince gerçekçi göstermek adına onları sürekli karanlığa saklayarak yaratılan hava filmin seyir zevkini oldukça düşürmüş. Ninja Kaplumbağalar denilince akla ilk gelen mizah unsuru, filmin ikinci yarısında ve az bir sürede kullanılmış. Aksiyon sahneleri o kadar abartılmış ki, insan boyunu da aşan devasa kaplumbağaların varlığı saçma gelmiyorken, bu sahnelerde sıkıcı olacak kadar saçmalanmış. Ayrıca kaplumbağaların dövüş sahnelerinin neredeyse tamamı, yaratılan kargaşayla ne olduğu anlaşılmaz, kimin ne yaptığı belli olmaz bir hale gelmiş. En büyük hayal kırıklığı ise Shredder karakteri ve aşırı teknolojik kostümü. Shredder’in en büyük özelliği yenilmez bir makine olması değildi hiçbir zaman. Shredder dövüş sanatlarında usta bir ninjaydı ve Splinter’la mücadeleleri hep bireysel yeteneklerini kullandıkları bir ninja dövüşü olarak ön plana çıkardı. Oysa bu filmde Shredder yine çok önemli bir ninja ustası olsa da, yenilmez bir makine olarak yansıtılmış. Shredder gibi önemli bir düşman vasat bir kötü karaktere dönüştürülmüş ne yazık ki.

Filmin olumsuz yönlerine çok fazla değindiğimin farkındayım. İyi tarafları da elbette var. Yıllar sonra dört kafadarı yeniden ekranda görmek, ne olursa olsun büyük keyif. Ayrıca yeni bir serinin ilk filmi olması göz önünde bulundurularak, kahramanlarımızı yeniden tanıtma ve sonraki filmlere de yansıyacak bir olay örgüsü oluşturma kaygısı düşünülerek kötümser tabloyu (en azından ikinci filme kadar) bir kenara bırakabilirim. Ancak bu filmde az ama kahkaha attıracak kadar başarılı kullanılan mizah, ikinci filmde ön planda tutulmalı. Şakaları ve kelime oyunlarıyla bilinen Michelangelo filmin ikinci yarısını neredeyse tek başına kurtarıyor. Bu ince mizah ikinci filmin tamamına yayılabilirse daha başarılı bir film izleyeceğimiz kesin.

Son olarak Megan Fox’a değinmeden geçemeyeceğim. Açıkçası, Transformers serisinin ilk filminde seksiliğinin ön plana çıkartılması, bu filmin kadrosuna da kurtarıcı olarak eklendiği algısını oluşturmuştu. Hatta aksiyon sahnelerinde yanlışlıkla(!) üstünün yırtılmasını ya da bedenini daha çok gösteren kıyafetler giydirilmiş olmasını bekliyordum. Neyse ki yönetmen Megan Fox’u bedeniyle ön plana çıkarmak yerine oyunculuğunu göstermesini sağlamış. Akıllı ve cesur gazeteci April O’Neil rolünün de, abartılı bazı yüz ifadeleri (belki de ifadesizliği demek daha doğru olacak) dışında üstesinden gelebilmiş. Yine de en az kaplumbağalar kadar süresinin olması bir soru işareti olarak eklenebilir.

Son dönemlerde artan çizgi film – çizgi roman uyarlamalarını izlemekten keyif alıyorsanız ve yeni bir Ninja Kaplumbağalar serisini merak ediyorsanız izleyin diyebileceğim; ama eğer Ninja Kaplumbağalar’dan hoşlanmıyorsanız ve serinin tüm filmlerini zaten izlemem diyorsanız bu filmi izlememeniz size bir şey kaybettirmeyecektir.

Diğer Yazılar: Ahmet B.
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir