Başarının kazanılan kupalar, madalyalar ya da alınan ödüllerle ölçülmediği, başarının azimle, yitirilmeyen inançla ve pes etmeden mücadele ederek kendi sınırlarını aşmak olduğunu anlatan bir film Kartal Eddie. Her ne kadar “beyaz perde kurallarına” uygun hale getirilmek için Michael Edwards’ın hikayesi bir hayli süslense de kendi duvarlarını aşmak için elinden gelen her şeyi yapan bu sevimli adamın hikayesinden sıkılmadan izlenebilir bir film ortaya çıkartılmış.
Hayali olimpiyatlara katılmak olan Eddie, Büyük Britanya kayak takımında yer almasına rağmen olimpiyatlara gidecek sporcuların arasında yer alamaz. Hayalini gerçekleştiremeyeceğini düşündüğü bir anda aklına yeni bir fikir gelir. Büyük Britanya adına yarışacak hiçbir sporcu bulunmayan kayakla atlama dalında olimpiyatlara katılmaya karar verir. Ancak aşması gereken çok önemli bir sorunla da karşı karşıyadır. Eddie daha önce hiç kayakla atlama yapmamıştır ve öğrenmek için fazla da vakti yoktur. Ancak Eddie’nin şansı yaver gider. Antrenman yapmak için gittiği tesislerde tanıştığı eski kayakla atlama şampiyonu şimdi ise bir kar küreyici olan Bronson Peary hem kendisinin hem de Eddie’nin hayatını değiştirecektir.
Taron Egerton’ın Eddie Edwards’ı canlandırdığı filmde Hugh Jackman Eddie’ye kayakla atlamayı değil atladıktan sonra inmeyi öğreten Bronson Peary’ı canlandırıyor. Gerçek hayatta var olmayan Bronson Peary, daha önce sinemada birçok kez karşılaştığımız, sporcuyken çok başarılı olabilecek yeteneğe sahip ancak bir nedenle başarılı olamamış alkolik bir koç karakteri için hikayeye dahil edilmiş. Bu tarz filmlerin olmazsa olmazı haline gelen koç karakteriyle birlikte Eddie’nin hikayesi sinema için uygun hale getirilmiş. Tabi Kartal Eddie’yi, henüz filmin başında hikayenin bir uyarlama değil bir esinlenme olduğu belirtildiğinden, bu eklemelere ve allayıp pullamalara pek takılmadan izlemek gerekir. Özellikle son yıllarda ülkemizde her ebeveynin mükemmel çocuk yetiştirme sevdasına kendisini fazlasıyla kaptırdığını düşünecek olursak bu filmin daha fazla seyirciye ulaşması gerekir. Belki vizyondan kalktığı anda unutulacak olsa da Kartal Eddie filmi izleyen herhangi birine birinci olmak için her yola başvurmanın değil kendini aşmak için mücadele etmek gerektiğin önemli olduğu duygusunu aşılayabilirse benim gözümde misyonunu tamamlamış olacak ve sinema sanatına katkıda bulunmuş sayılacaktır. Filmin eğlencelik bir film olduğu ve bu kategoride değerlendirilmesi gerektiği göz önünde bulundurulduğunda oyunculuklar ya da yönetmen hakkında ağır eleştirilerde bulunmaya gerek yok. Gerçi hem Taron Egerton hem de Hugh Jackman karakterlerini başarıyla canlandırmışlar ve filmi izledikten sonra gerçek Eddie’yi merak etmemi sağladılar. Ayrıca filmi komedi türüne kaydırmak için gereksiz esprilere ya da komedi sanılan saçmalıklara başvurulmadığı için de Kartal Eddie izleyenlerde ‘vaktimi boşa harcadım’ duygusu oluşturmayacaktır.
Sinemadan beklentinizin ne olduğuna göre film hakkındaki görüşünüzün değişiklik göstereceğini belirtip; insanlık için küçük ancak kendisi için dev bir adım atmayı başaran bir adamın sevimli hikayesini izlemenin kimseye bir zararı olmayacağını hatta dünyayı yeni algılamaya başlayan genç bireylerin kendileri adına belki de olumlu dersler çıkarabileceğini söyleyerek filmin izlenmesini önerebilirim.