Leonardo Di Caprio’nun ağlamasını ne kadar seviyorsak, Jack Nicholson’ın öfke içinde bağırmasını da o kadar seviyoruz. Bağırıyor. Çığlık atıyor. Çok öfkeleniyor. Ancak bunları tek bir yöntem ile yapmıyor, canlandırdığı her bir karakterin öfkesini hayran olunacak denli yaratıcı bir strateji ile oluşturuyor.
Ünlü aktörün en bilinen performanslarından A Few Good Men, The Shining, One Flew Over the Cuckoo’s Nest ve The Departed filmlerindeki oyunculukları Jack Nicolson’ın rol yaparken kullandığı müthiş derinliği ve özenli derinliğin en iyi örnekleri olarak gösterilebilir. One Flew Over the Cuckoo’s Nest’ten McMurphy ile A Few Good Men’den Albay Jessup epey farklı karakterlerdir. Ancak her ikisi de öfkeyi otorite ve güç kaynağı olarak kullanır. Her bir bağırma, her bir jest önceden düşünülmüş, karakterin kişiliğini yansıtan öğelerdir. Kontrollü öfke patlamaları karakterin kızgınlığını ve memnuniyetsizliğini yüzeysel yansıtıyor görünse de, replik aralarına eklediği kısacık duraksamalar, hızlı nefesler Nicholson’ın sahip olduğu inanılmaz yeteneği gözler önüne serer.
Kısacası, Nicholson’ın öfkeli karakterleri perdede sadece kıpkırmızı bir suratla bağırıp durmaz. Her biri incelikle işlenmiş, ustaca yaratılmış ve Nicholson’ın doğal yeteneğinden nasibini almış karakterlerdir.
Bugün 80 yaşına giren Jack Nicholson’un 60 yıllık muhteşem kariyerinde artık üstatlaştığı “öfke sanatı”nı anlattığı videoyu izlemenizi tavsiye ederiz.
Kaynaklar