Hücre 211

Hayatta kalmak için bazen kaçmak gerekirken bazen de ölümün içinde bekleyip hayatta kalma mücadelesi verebilir insan.

Orijinal adıyla Celda 211 tam da bunu sunuyor izleyenlere. Gardiyan olarak başlayacağı yüksek güvenlikli ve ağır suçluların bulunduğu hapishaneye bir gün öncesinden giden Juan Oliver (Alberto Ammann) hapishaneyi, hücreleri ve oradaki ortamı tanırken ufak bir kaza ile yaralanır ve diğer gardiyanlar Juan’ı o sırada boş olan 211 numaralı hücreye taşırlar. Tam da o sırada Malamadre (Luis Tosar) hapishanede bir isyan çıkartır. Diğer gardiyanlar kendilerini güvenli bölgeye atarken baygın olan Juan hücrede kalmıştır.

Gözünü açtığında ise önünde iki seçenek vardır: Ölmek ya da olmak… Olmak; onlardan olmak, tutuklu gibi davranmak, ve en önemlisi bunda başarılı olmak. Aksini, çokça izlediğimiz hapishane filmlerinden kestiriyorsunuzdur herhalde.

Film, bir yandan Juan’ın hayatta kalma ve oradan kurutulma mücadelesini anlatırken bir yandan da suçluların isyanlarındaki haklı nedenlerini gözler önüne seriyor. Öyle ki filmi izlerken bazı bazı Al Pacino’nun Dog Day Afternoon filmi aklıma geldi. O filmde stockholm sendromu’nu* açıkça görsek de bu filmi de dikkatle izlediğimizde aynı sendromun etkilerini Juan üzerinde de görebiliriz.

Film konusu ve kurgusu ile alışılagelmiş hapishane filmlerinden sıyrılıp kendisini bu kategoride ayrı bir yere koymayı başarıyor kanımca. Aynı zamanda konu içinde ana konudan fazla uzaklaşmadan farklı konulara ve olayların farklı yönlerine de değiniyor olması, filmin kalitesini bir tık daha yukarı taşıyor.

Oyunculuklardan biraz bahsetmek istiyorum, zira dikkat çekmek istediğim isim filmimizde isyanı başlatan ve filmi sürükleyen, Juan ile en yakın teması kuran Malamadre yani Luis Tosar. Kendisini komedi, drama, aksiyon, gerilim-korku filmlerinde izleme şansım oldu ve gördüm ki her rolün üstesinden ustalıkla geliyor başarılı oyuncu. Aksiyon filmleri; drama, psikolojik vb. türdeki filmler kadar oyunculuk icap ettirmese de filmin aksiyon  kimliğinin yanı sıra drama ve gerilim özelliği taşıması Tosar’ın oyunculuğunu harmanlamasına, yine yeniden güzel bir iş çıkarmasına fırsat vermiş gibi gözüküyor.

Francisco Pérez Gandul’un aynı isimli romanından sinemaya uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Daniel Monzón oturuyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi filmin başrollerinde Ölüm Uykusu, Güneşli Pazartesiler filmlerinde de başrol oynayan Luis Tosar ve Alberto Ammann oynuyor.

Uluslararası pek çok festivalde ödüle gerek oyunculuk alanında gerekse en iyi film dalında aday gösterilen ve ödül toplayan Cell 211 filmini izlemenizi tavsiye eder, keyifli seyirler dilerim…

*Stockholm Sendromu: https://tr.wikipedia.org/wiki/Stockholm_sendromu

Diğer Yazılar: Mustafa Emre Şeyh Ahmet
Bİ KÜÇÜK EYLÜL MESELESİ
“Mutluluğun; sana verdiği tatili yaşıyor, Bir açılıp bir kapanıyor kirpiklerin, Bilmem alınır...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir