İlk Filmim: E.T.
Sinemada ilk izlediği filmi hatırlayanlara hayranım. Kişisel olarak ilk olarak hangi filmi izlediğim konusunda çok net olamasam da en fazla iz bırakanın E.T. olduğundan eminim. O günlerde Ankara’nın en büyük sineması olan (Türkiye’nin de en büyük sineması derlerdi ama doğruluğundan emin değilim) Arı Sineması’nın dev perdesinde küçük bir çocuk ile kalpten bir dostluk kuran uzaylının hikâyesi, etrafta olan biten her şeyi unutturuyordu adeta. O uzaylı, çirkin bir yaratık gibi gözükse de ne kadar da sevimliydi aslında. Hem, gerçekten de filmde de gösterildiği gibi büyükler bazen bizi hiç anlamıyor, hep de yanlış kararlar veriyorlardı! Bir gün bir uzaylı da bizim eve gelir, bana arkadaş olur muydu acaba?
Film o kadar etkileyiciydi ki, kitapçıda filmin romanını görür görmez babama ısrar edip aldırmıştım. Daha okumayı yeni öğrenmiş olsam da o romanı hızlıca okumuştum (neyse ki Shogun dizisinin kitabı gibi çok kalın bir kitap değildi, onda pes etmiştim ne de olsa). Televizyonda izlediklerimden filmlerin oyuncuları dışında yönetmen diye bir şeylerinin de olduğunu öğrenmiştim. E.T.’nin yönetmeni de Steven Spielberg diye bir adammış. Acaba kimmiş ki o, ayrıca yönetmen ne iş yaparmış acaba? Öğrenmek lazım bunları. İşte bunlar bir sinefilin yetişmesinde ilk adımlardı. E.T. olmasa bugün sinemayı bu kadar sever miydim? Severdim herhalde ama belki de Spielberg favori yönetmenlerimden biri, bilim-kurgu da özel olarak ilgilendiğim bir tür olmayacaktı. Kim bilir?
Bu yazı Sinemamanyakları yazarlarından Hasan Nadir Derin tarafından özel olarak yazılmıştır.
