ŞEYTAN TEPESİ

O Kadar da Kötü Olabilen Film: Gallows Hill

Korku bıçak sırtı bir türdür, her şeyden önce cesaret ister. Ortaya koyduğunuz eser mutlaka ringe çıkartılacaktır, hem de kendisinden kat be kat güçlü rakiplere karşı.  Kazanma ihtimalinizin düşük olduğu, hatta olmadığı bu karşılaşmada sizi “iyi” yapan şey ise, göreceğiniz raunt sayısıdır. İlk yumrukta nakavt olmamanız lazım öncelikle, Muhammed Ali bile olsa rakibiniz. Bunun için ya rakiplerinizin gücünü bilip ona göre gardınızı almalısınız ya da kendi güçsüzlüğünüzü fark edip doğru siklette mücadele etmelisiniz. “Gallows Hill” de maalesef ne rakiplerinin gücünün farkında ne de kendi zayıflığının. Bu nedenle fazla raunt göremiyor, ilk yumrukta yıkılmasa da ilk raundun ötesine geçemiyor.

“Gallows Hill” hakkında uzun uzadıya konuşmak pek mümkün değil -aslında mümkün, saatlerce neden kötü olduğunu anlatıp, tüm jüriyi etkileyecek onlarca kanıtla kendisini idama mahkum ettirebiliriz fakat bu sadistçe bir tutum olacaktır; o yüzden pas geçmek lazım-  söyleyebileceğiniz her şey biz bu filmi gördük teranesine saplanıp kalıyor; hangi sahnenin kaç kombolu klişe yumağı olduğunu saymaya çalışmak bile filmi düzlüğe çıkartmaya yetmiyor maalesef. Tüm bu olumsuzluklara rağmen filmi bir iki raund daha ayakta tutacak fırsatlar yakalayan Viktor Garcia, kendi zayıflığının farkında olmadığından elini kaldırmaya bile tenezzül etmeyince o fırsatlar yok olup gidiyor.

Viktor Garcia’nın filmografisine baktığınızda, Hellraiser: Revelations ve Return to House on Haunted Hill’i çektiğini söylemek yeterli sanırım, filmden hiçbir şey beklememeniz gerektiğini görebiliyorsunuz; hiçbir şey beklemeden izlediğiniz bu filmden hiçbir şey almadan çıktığınızda ise Garcia’nın aslında ne kadar da tutarlı bir yönetmen olduğunu idrak edebiliyorsunuz. Yönetmeninin kibri yüzünden o kadar kötü ki çok iyi sınıfına dâhil olma şerefine de nail olamayan “Gallows Hill”,  “Ben vuruldukça çoğalırım Yılanoğlu.” diyen kötü karakteriyle hatırlanmayı (!) hak etse de, korku türünün arka bahçesindeki çöplükte kaybolup gitmeye mahkûm olacaktır.

Diğer Yazılar: Tanju Baran
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir