MUBI’NİN ARALIK SEÇKİSİNDE ÖNE ÇIKAN FİLMLER

Mubi, Aralık seçkisinde ödüllü filmlerden klasiklere yine zengin bir içeriği seyircisi ile buluşturmaya devam ediyor.

Cannes’a seçilen ilk Ürdün filmi “İnşallah Erkek Olur”, Umut Subaşı’nın yirmili yaşlarındaki bir grup gencin Türkiye’de yaşadığı kaygıları anlattığı bol ödüllü filmi “Sanki Her Şey Biraz Felaket”, 2023 Cannes Belirli Bir Bakış En İyi Film ödülünün sahibi “Nasıl Seks Yapacağız?”, Arjantin’i bu yıl Oscar yarışında temsil edecek sıradışı soygun filmi “Kabahatliler” ve Hong Kong sinemasına damga vurmuş efsanevi Shaw Brothers stüdyosunun imzasını taşıyan tam 14 filmlik bir Kung fu seçkisi Aralık ayında MUBI’de seyirciyle buluşuyor.

İNŞALLAH ERKEK OLUR

(Amjad Al-Rasheed, 2023)


Ürdün’de yaşayan 30 yaşındaki Nawal, eşinin ani ölümünün ardından mirastan payını almak için mücadele etmek zorunda kalır. Erkek çocuk doğurmanın ayrıcalık olduğu bir toplumda, kızını ve evini korumak için her şeyi yapmaya hazırdır.

NASIL SEKS YAPACAĞIZ? / HOW TO HAVE SEX

(Molly Manning Walker, 2023)

Deneyimli görüntü yönetmeni Molly Manning Walker’ın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu film, 2023 Cannes Belirli Bir Bakış En İyi Film ödülünün sahibi olurken, Avrupa Film Akademisi ödüllerinde de 3 dalda aday gösterildi. Filmi çekerken, cinsellikte rıza kavramı üzerine halen ne kadar çok yanlış bilginin dolaştığından yola çıktığını söyleyen Walker, özellikle gençler arasında bu konuda şeffaf bir tartışma alanı açmak istediğini vurguluyor. Filmin Cannes gösterimi sonrası, başta İngiltere’de olmak üzere yarattığı büyük etki de yönetmenin bu çıkış noktasının önemini doğruluyor. Üniversite sınavlarının ardından kafalarını dağıtmak çin Yunan adalarına giden üç genç kadını odağa alan film, toplumsal baskı, ilk cinsel deneyim ve gençliğe dair derin gözlemlere sahip.

SANKİ HER ŞEY BİRAZ FELAKET

(Umut Subaşı, 2023)

Dünya prömiyerini Rotterdam Film Festivali’nde yapan Umut Subaşı’nın ilk uzun metrajlı filmi SANKİ HER ŞEY BİRAZ FELAKET,  30. Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo SİYAD Cüneyt Cebenoyan En İyi Film ve ödüllerinin sahibi oldu. Ayvalık Film Festivali’nin her yıl bir sinemacıyı layık gördüğü “Yeni Bir…” ödülü 2023 yılında Umut Subaşı’nın olurken, SANKİ HER ŞEY BİRAZ FELAKET, 34. Ankara Film Festivali’nden de Mahmut Tali Öngören En İyi İlk Film Ödülü’yle döndü. Yeni neslin kaygılarını mizahi bir bakışla keşfe çıkan bu özgün öykü, Türkiye’de özellikle gençlerin yaşadığı köksüzlük, sıkışmışlık ve güvencesizlik hislerine tercüman olurken taze bir sinema dili kuruyor.

KABAHATLİLER / LOS DELINCUENTES

(Rodrigo Moreno, 2023)

Dünya prömiyerini bu yıl Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde yapan ve soygun filmi türüne taptaze bir dokunuş getiren bu Rodrigo Moreno filmi, Yeni Arjantin Sineması olarak adlandırılan akımın en önemli örneklerinden biri olarak görülüyor. Arjantin’i Oscar yarışında temsil edecek olan film, ince bir mizahla örülü bir sistem eleştirisi sunarken, bir banka soygunuyla hayatları değişen iki iş arkadaşının özgürlük arayışını resmediyor. Katıldığı tüm festivallerde büyük ses getiren, felsefi derinliğiyle benzer soygun filmlerinden ayrılan KABAHATLİLER, Ayvalık Film Festivali ve Filmekimi gösterimlerinin ardından MUBI seyircisiyle buluşuyor.

FELEĞİN 36 ÇEMBERİNDEN GEÇENLER / SHAO LIN SAN SHI LIU FANG

(Lau Kar-leung, 1978)

Sayısız Hollywood filmine ilham veren ve Kung fu felsefesini kitlelere tanıtan bu efsanevi dövüş sanatları filmi, Çin’in işgali sırasında tüm sevdikleri öldürülen San Te’nin, sığındığı Şaolin Tapınağı’nda yaşadıklarını anlatıyor. Tarantino’nun Kill Bill’inde de rol alan Gordon Liu’nun başrolde olduğu film, aralık ayında MUBI’de gösterime girecek Shaw Brothers seçkisi kapsamında seyirciyle buluşuyor. Bu seçkide, Hong Kong sinemasına damga vurmuş efsanevi Shaw Brothers stüdyosunun imza attığı, koreografileri, mitleri ve kahramanlarıyla özgün bir sinemasal evren yaratan 14 dövüş filmi yer alıyor.

TANRININ UNUTTUĞU YER / VANSKABTE LAND

(Hlynur Pálmason, 2022)

Bembeyaz Bir Gün ve Nest gibi filmleriyle ülkemizde de büyük ilgi uyandıran İzlandalı yönetmen Hlynur Pálmason, üçüncü uzun metrajında, İzlanda’nın benzersiz doğasını fona alarak, 19. yüzyılda bir kilise inşa etmek için bölgeye gelen bir rahibin ruhundaki çalkantıları resmediyor. İnanç, ölüm, zaman ve ahlak kavramları sorgulayış biçimiyle Ingmar Bergman ve Carl Theodor Dreyer gibi ustaların yapıtlarını akla getiren bu güçlü öykü, 75. Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde dünya prömiyerini yaptı.

NINJABABY / TULITIKKUTEHTAAN TYTTÖ

(Yngvild Sve Flikke, 2021)

Norveç asıllı çizer Inga Sætre’nin Fallteknikk isimli çizgi romanından uyarlanan bu gençlik öyküsü, Berlin Film Festivali’nin “Generation” bölümünde dünya prömiyerini yaptı. Astronotluktan çizgi roman sanatçılığına pek çok hayali olan 23 yaşındaki Rakel’in beklenmedik bir hamilelik sonucu hızla büyümek zorunda kalışını anlatan NINJABABY animasyonları, sivri mizahı ve tabuları kıran yaklaşımıyla tüm dünyada dikkat çeken, cesur bir film.

BİR TUĞRA KAFTANCIOĞLU FİLMİ

(Emre Akay, Hasan Yalaz, 2003)

Film içinde film yapısı ve zihin oyunlarıyla bağımsız sinemamızda eşine az rastlanır bir örnek olan BİR TUĞRA KAFTANCIOĞLU FİLMİ, sıradan bir oyuncu seçmesi olarak başlayıp giderek neyin gerçek neyin oyun olduğunun izini kaybettiğimiz, kara mizahla örülü bir psikolojik gerilime dönüşüyor. Emre Akay ile Hasan Yalaz’ın ilk uzun filminde, Tuğra Kaftancıoğlu, Gülüm Baltacıgil ve Mehmet Demirtaş’la birlikte yönetmen Emre Akay da rol alıyor. Büyükada’da metruk bir malikanede küçük bir bütçeyle çekilen film, sette güç ilişkileri üzerine düşündüren kışkırtıcı bir akıl oyunu niteliği taşıyor.

ÇÖPTE DOSTOYEVSKİ BULDUM

(Enis Rıza, 2009)

Bir kağıt toplayıcısı, bir solcu, bir Müslüman, bir baba ve bir sahaf… Hepsi aynı adamda birleşirse ne olur? Belgesel sinemamızın en önemli seslerinden Enis Rıza’nın imzasını taşıyan ÇÖPTE DOSTOYEVSKİ BULDUM, kağıt toplarken bulduğu bir kitabı okumaya karar verip tüm hayatı değişen Oktay’in hikayesini anlatıyor. Oktay’ın Adana’da daha ilkokul sıralarında su ve simit satarak başlayan hayatı, Dostoyevski ve Camus gibi yazarlara olan tutkusuyla bambaşka bir yola evriliyor, açtığı sahaf dükkanı ünlü yazarların uğrak noktası haline geliyor. Belgesel sinemamızın hazinelerinden ÇÖPTE DOSTOYEVSKİ BULDUM, sokakta yanımızdan geçip giden her insanın ne denli fazla hikayeye sahip olduğunu hatırlatıyor.

Diğer Yazılar: FikriSinema
Fahrenheit 451 Replikler
Burada bir adam ve orada bir adam bazı kitapları sevdiler ve kaybetmektense...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir