Mehmet Özgür, Suskunlar dizisinden sonra televizyonda görmeye başladığımız ve başarılı oyunculuğuyla içinde bulunduğu her projeyi takip etmemize neden olan yıllarını tiyatroya adamış çok değerli bir isim. Özellikle röportaj için buluştuğumuz andan itibaren gösterdiği yakınlık ve sıcaklık için ve bize vakit ayırdığı için kendisine çok teşekkür ediyoruz. Mehmet Özgür ile yaptığımız sohbetin önemli anlarını sizler için derledik.
—————————————————————————————————————————————–
Tiyatroda yıllarca komedi oynadığınızı ve dizilerde de komedi oynamak istediğinizi biliyoruz. Sinemada birkaç kez komedi filmlerinde izledik sizi. Hanım Köylü dizisi ise daha çok romantik komedi türünde olsa da karakteriniz dizinin komik karakterlerinden. Düzgün Bey karakteri istediğiniz gibi bir rol oldu mu?
Dizilerde, oynayacağınız karakteri hiçbir zaman tam da istediğiniz gibi oynamanız mümkün değildir. Zira birçok etken vardır ve onlar ile etkileşimin doğru kurulabilmesi adına karakterinizi senaryonun, rejinin ve diğer karakterlerin belirlediği alanlar çerçevesinde planlar, kontrollü bir yolculuk yaparsınız. Doğru olan da budur bence, çünkü takım oyununda takımın bir parçası olarak oyuna hizmet etmek önceliklidir, isteklerinizden ve düşüncelerinizden feragat etmek zorunluluktur. Düzgün Bey’in karakter planlaması da bu şekildedir. Sonuç olarak içime sinen, canlandırmaktan keyif aldığım bir karakter oldu.
Antalya’da ailenize yakın olmak, hastalığınız sonrası iş temponuzu azaltmak gibi bir niyetiniz vardı. Hanım Köylü dizisinin Marmaris’te çekilmesinin, rolü kabul etmenize etkisi oldu mu?
Tabi ki 🙂 Çok zor gecen bir hastalık döneminin ardından beni çok zorlamayacak şartlarda bir iş olmalı diye düşünür iken Hanım Köylü geldi. Uçak yok, trafik yok, soğuk yok vb. Tertemiz doğa, hijyenik çalışma ortamı, keyifli senaryo ve kendini ispatlamış bir ekip vardı. Dolayısı ile bana gönderilmiş bir şans gibiydi, öyle de oldu. Sağlığım açısından son derece doğru verilmiş bir karardı ve tabi ki aileme yakın olmam da oğlum ve eşime olan hasretliğin de ortadan kalkmasına vesileydi.
Tiyatro ve sinema seyircisi salonlara gelmiyor diye şikayet edilir her zaman. İstanbul’da gözlemleyebildiğimiz kadarıyla hem tiyatro hem de sinema salonlarının dolduğunu görüyoruz. Peki Antalya’da ilgi nasıl? Dizilerde ve sinema filmlerinde yer almanız Antalya’daki tiyatro seyircisinde bir farkındalık yarattı mı?
Antalya için benim durumum biraz farklı çünkü 1989 yılından bu yana Antalya’da tiyatro yapıyorum. Bu nedenle Antalya izleyicisi beni dizi ve sinemadaki işlerimden önce tanıyordu. Bu onlar için ayrı bir keyif oldu bence ki zaman zaman da dile getirirler bunu, kendilerinden tanıdıkları, bildikleri bir oyuncuyu ekranda ve perdede görmenin keyfi. Zaten Antalya şehir tiyatrosu olarak neredeyse tüm oyunlarını kapalı gişe oynayan bir ekibiz ve eğer böyle bir farkındalık olmuş ise inanın ben farkında değilim 🙂
Sizi, işleri kötüye giden ve çıkış arayan Turan Usta rolünde izlediğimiz Ekisporter filmi TRT’nin sinema akşamları oluşturmak için başlattığı proje kapsamında yapılan bir iş. Yapım aşamasından seyirciden aldığınız tepkilere kadar televizyon için yapılan bir film olmasının sinema filmlerine göre farklılıkları neler?
Birçok farklılığı var mutlaka. Hazırlık süreci, bütçe, teknik donanım, çekim süreci gibi. Sinemadan çok dizi ile karşılaştırmak daha doğru olur zannımca, zira televizyon filmini, dizinin bir bölümünün aslında çekilmesi gereken süresinde çekilen ve 39 bölümde anlattığınızı 1 bölüme topladığınız hali diye tanımlamak daha doğru ve televizyonun gelecek 10 yılındaki yönelmesi, nefesi hatta kurtuluşu olabilecek bir potansiyel barındırıyor televizyon filmleri. Gerek seyircinin tüketim süreci ki bu noktada geldiği durum herkesin malumu, sektörün kamera önü ve kamera arkası bileşenlerinin yaşamakta olduğu tüm sıkıntılara çare olabilecek niteliklere sahip olan projeler, kanalların ve yapımcıların bu projelere yönelmesi ile yeni bir anlayış ve yeni bir tüketim şekli getirecektir ülkemize. Var olandan daha bilinçli ve daha sistemli.
Tepenin Ardı ve Abluka filmlerinde hem siz hem de Emin Alper çok başarılı bulundu. Birlikte yeni bir proje var mı gündeminizde?
Henüz görünürde bir proje yok ama ilerde neden olmasın, Emin ile çalışmak benim için büyük keyif, iyi yazıyor, iyi çekiyor, iyi insan. İyinin peşinde koşan biri olarak, belki bir gün yollarımız yine kesişir. Tabi kurduğu dünyada bana ihtiyaç duyarsa ve ben de o dünyada kendimi görürsem.
Son olarak Toz Bezi filminde izledik sizi. İki gündelikçi kadının hayatları ve hayallerine tanık olduk. Toz Bezi, özellikle İstanbul’da yaşayanların sıklıkla karşılaşabileceği somut bir hikayeye sahip. Bu tarz hikayelerin seyircide daha fazla karşılık bulduğunu düşünüyor musunuz?
Bu hikayeler gerçek, gerçeğin perdedeki etkisi çok güçlü oluyor. Seyirci bu etkiyi seviyor bence. Hayatta yüzleşemediği ya da yüzleşmekten kaçtıkları ile perdede yüzleşmek ve etkileşmek seyircinin sevdiği tercih ettiği bir durum. Son dönemlerde hızla çoğalıyor bu sinema ve bu sinemayı tercih eden seyirci.
Sinemayla ilgili gelecek projelerinizden bahsedebilir misiniz? Önümüzdeki günlerde sevenlerinizle sinemada buluşacağınız kesinleşen bir film var mı?
Post aşamasında olan Sari Sıcak isimli bir filmim var onun vizyonunu beklemekteyiz, onun dışında yer aldığım ya da anlaştığım bir proje şimdilik yok.