Jack Nicholson şüphesiz büyük bir oyuncu, kuşağının ve tüm zamanların en iyilerinden ama kıramadığım bir “hep aynı adamı oynuyor”, hatta yüzündeki her kasa ayrı delilik sığdırmasına, envai çeşit karaktere hayat vermesine rağmen “Jack Nicholson kendini oynuyor” hissi var ve bu nedenle Nicholson’ı favori oyuncularım arasına koyamıyorum. Bu hissi kırdığı performanslar ise benim için unutulmaz, Chinatown da bir avuç film içerisinde en iyisi. Kendisi gibi deli olan Roman Polanski’yle birlikte kökleri Poe’nun Dupin’ine kadar dayanan bir polisiye arketipini, Fellini esintili bir Dashiell Hammett karakterine dönüştürüyor oluşunun da elbette etkisi vardır ama Jack Nicholson’ın çizdiği Dedektif Gittes portresi muazzam. Modern kara filmlerin yüz akı Chinatown’u izlemek her sinefilin boynunun borcu lâkin alışılmışın dışında bir Jack Nicholson görmek isteyenleri de tatmin edecek yeterli malzeme var; oyuncunun doğum gününde Chinatown’a şans vermek mantıklı bir hareket olacaktır.
Tanju Baran