Creed: Efsanenin Doğuşu

(We appreciate it, thank you champ)

Rocky serisini İlk beş film ve sonrakiler şeklinde ele almak gerekiyor. Her ne kadar yapım sürecindeki hikayeleri başka başka olsa da Mad Max, Star Wars gibi, Rocky serisi de gecikmeli devam filmleriyle karşımıza çıkıyor. Rocky serisinin kendine özgü özelliği ise, diğer adı geçen serilerde izleyiciyi yeni heyecanlara çekmek temel amaçken, Rocky’de işler neredeyse olmayan bir karaktere biyografi yazma boyutuna ilerliyor.

Bu serinin de Rocky V filmiyle güzel bir son yaptığını sanıyorduk. (Belki de o zaman için öyleydi). Sonra 2005’te Rocky Balboa yapıldı. Kendi adıma, o filmin Stallone’un kariyerindeki en iyi işlerden birisinin gecikmeli finali olduğuna inanmıştım. Meğer Rocky bitmemiş. Stallone, serinin en başından beri kendisiyle birlikte gelen ve Stallone’a Rocky mirasını kazandıran Creed ismiyle, kendisinden sonraya da bir şeyler bırakma amacındaymış gibi görünüyor.

Creed 2 FikriSinema

Rocky, artık son filminde, kendi tabiriyle bodrumda kalanları da çıkarmış ve artık bu işe bir son vermişti. Eşinin adını verdiği restoranında yaşayıp giden ve yaşlılığın da getirdikleriyle geçmişteki hayatına özenen, çıkış arayan bir karakter vardı karşımızda. Eski defterler üzerinden gidiyordu ama o filmde izlediklerimiz bir iç hesaplaşmaydı daha çok. Yaşlandıkça geride daha çok şey bıraktığımızla ilgili bir mesaj vardı ve “hayat, nasıl göründüğünüzle değil kim olduğunuzla ilgilidir, içinizde taşıdığınız her ne ise siz de o’sunuz” anlamına ulaştırıyordu bizi. Bu sefer karşımızda daha çok geçmiş hesaplaşmaları olan, Rocky’yi saklandığı mazbut hayatından neredeyse sürükleyerek dışarı çıkaran bir senaryo var. Böylesi bir efsaneyi emeklilikten çıkıp tekrar salona sokmak kolay değil tabii. Bu kökeni eskiye dayanan hikaye bunu başarıyor. Üstelik serinin filmlerine hakim olmanızı gerektiren, serinin gerçek hayranlarıyla sıradan izleyicileri de ayıran bir film.

Hikayenin detaylarına girip filmle ilgili ipuçları vermeyeceğim ama senaryosunun başarılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Neyi havada bırakması gerekiyorsa bırakıyor, neyi bir zemine indirmesi gerekiyorsa indirip orada göz önünde bırakıyor. Filmin her diyaloğu birkaç raund süren maçlardan oluşuyor sanki. Her diyalog mutlaka bir yere bağlanıyor.

Creed 3 FikriSinema

Serinin başında gençliğinde, hiçbir rakibiyle mücadeleden kaçınmayan Rocky’nin bugün baş etmek zorunda olduğu mücadeleler daha da zorlaşıyor. Yine Rocky’nin sözleriyle, kimse hayat kadar sert vuramıyor, ama o bununla da mücadele ediyor. Muhtemelen sonraki filmlerde bunun sonuçlarını göreceğiz. Ancak Rocky karakterine öyle bir mahremiyet verilip ve saygı gösterilmiş ki, (iyi de olmuş) sanki gerçek bir karakterin belgeselini izliyoruz. Mesela filmde bir yerden sonra beresiz görmüyoruz hiç. Rocky ile bütünleşen mahalle dayanışması, büyük sporcuların küçük yerlerden çıkışı, aslında mütevazı hayatlar yaşayan sporcuların ruhu biraz da olsa genç Creed’e sirayet ediyor. Özellikle de Rocky V’te her şeyin bir sokak kavgasıyla son bulduğunu hatırlayın. Peki bunlar yeni Creed’e Rocky’de sezdiğimiz ruhu veriyor mu? İşte burada işin içine, yaşadığımız dünyanın o zamandan bu yana ne kadar çok değiştiği gerçeği giriyor.

Creed 1 FikriSinema

Sözün özü, Rocky’nin o İtalyan Aygırı olarak rakiplerini dağıttığı zamanlarda aldığımız lezzet damaklarımızda şöyle bir beliriyor, ne de olsa Rocky Balboa hala aynı ve biz onu seviyoruz. Mahallenin, bulunduğu şehrin kahramanı ve onların içinde yaşayan adam. Slyvester Stallone’un bize bırakacağı miras olarak duran ilk 5 filmin yeri ayrı. O zamanların ruhunu bu yeni filmlerde bulamayan hayranları olacaktır, ama bu filmin ruhsuz olduğunu da söyleyemeyiz. Her ne kadar adı Creed olsa da, hala başrolde Rocky var. (İyi ki de var.)

Diğer Yazılar: Halil İbrahim Erdoğan
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir