29 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında dördüncü kez düzenlenen bilimin ve sınırsız hayal gücünün birleştiği Evrensel Bilim Kurgu ve Fantastik Film Festivali, ilk gününde de film gösterimleri, söyleşiler ile festival izleyicisi ile buluştu.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkıları ve Uluslararası Bilim ve Sanat Yaratıcıları Derneği’nin organizasyonuyla düzenlenen 4. Evrensel Bilim Kurgu ve Fantastik Film Festivali’nde ilk gün, sinema ve teknolojiyi buluşturan dopdolu bir programla başladı.

Alan Kadıköy’de gerçekleşen “Dijital Teknolojiler & Yaratıcılık” söyleşisinde; Murat Fırat ve Devrim Kunter, Atilla Erkmen moderatörlüğünde sinemada dijitalleşmenin yaratıcılıkla kesişim noktalarını tartıştı. Çizgi roman sanatçısı Devrim Kunter, yapay zekâ teknolojilerinin yaratıcı süreçlere etkisine dikkat çekerek şunları söyledi: Aİ sistemlerinde bizim kültürümüzün de iyi bir şekilde aktarılması için insan gücüne ihtiyaç duyuluyor. Ne kadar yaratıcı da olunsa, duyguların ve görsellerin eksiksiz programlanabilmesi zor. Bu yüzden hikâyeye göre çizmeyi tercih ediyorum. Çizerler kendi tarzlarını yapay zekaya öğretebiliyor ve bu sayede aynı stilde daha hızlı işler üretme imkanı buluyor. Ancak film posterlerinde giderek artan bir benzerlik görüyoruz. Farklı üretim yapmak ve tanınmak giderek zorlaşıyor. Böyle bir ortamda özgün kalmaya çalışıyorum.
‘Yeni nesil teknolojiler sanat için bir amaç değil, bir araç olarak görülmeli.’
Yeni nesil teknolojilerin yaratıcılığa olan etkisini değerlendiren Murat Fırat ise şu ifadeleri kullandı: Bütün teknolojik gelişmeleri takip etmek üretim yollarını değiştirdi. Bir programda uzman olmak zorunda değiliz, çünkü bu diğer programlardaki yenilikleri kaçırmamıza neden oluyor. Önce kafamdaki görsellerin dijitale dökülmesinin ne kadar mümkün olduğunu sorguluyorum. Sonrasında hangi yazılım daha uygun, onun alternatiflerine bakıyorum. Hikâyeyi kurguluyor, ona en uygun estetik tasarımı seçiyorum. Sesi de hikâyeye göre üretiyorum. Ancak sosyal medya trendleri ve tasarım modaları özgün kalmayı zorlaştırıyor. NFT döneminde de benzer bir süreç yaşandı. Yeni nesil teknolojileri bir amaç değil, bir araç olarak görmek gerekiyor.
‘Türkiye, yapay zekâ ve görselleştirmede dünyada ilk 5 ülke arasında.’
Festivalin idari direktörü Filiz Dağ’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “AI & Sinema” söyleşisinde ise Deniz Türkeri ve Amon Blaze yapay zekânın sinema üzerindeki etkilerini ele aldı. AI Kısa Film Jürisi Deniz Türkeri, kendi deneyimlerinden yola çıkarak yapay zekânın yaratıcı süreçlere katkısını anlattı: Yapay zekâyı önce kendi tasarımlarımda kullandım, ardından görselleri videoya dönüştürdüm. Böylece Türkiye’nin bu alandaki ilk filmini üretme fırsatı buldum. ‘Yapay zekâ işimizi elimizden alacak mı?’ sorusunu tartıştığım bir video hazırladım. Aslında yapay zekâ bizleri sürekli üretmeye zorluyor. Bu süreçte yaklaşık 20 farklı programdan oluşan bir ekosistemle karşılaşıyoruz; bu yüzden eğitimlerin kademeli ilerlemesi çok önemli. Şu an bu alanda eğitimler vermeye devam ediyorum. Yapay zekâ ve görselleştirme, sağlık ve savunma sanayi gibi birçok sektörde etkin şekilde kullanılıyor. Dünyada Singapur, Kanada ve Çin öne çıkarken, Türkiye de ilk 5 içinde yer alıyor. Bu alanda gerçekten güçlü bir konumdayız.
‘Geleneksel süreci bilmeden yapay zekâda başarı mümkün değil.’
Müzik alanındaki deneyimlerini paylaşan Amon Blaze ise şöyle konuştu: Yapay zekâ müzikte önemli bir aşamaya ulaştı; artık istediğim tüm katmanları sürece entegre edebiliyorum. Sezen Aksu’ya hazırladığım bir klipte gerçek görüntülerle Aİ’yı birleştirdim ve ortaya iki farklı versiyon çıktı. Elbette hâlâ eksikler var, ancak üretim giderek hızlanıyor. Burada asıl kritik nokta, geleneksel süreci bilmeden yapay zekâda başarı elde etmenin mümkün olmaması. Önce işin mutfağını öğrenmek gerekiyor. Gerçek görüntülerin Aİ ile desteklenmesi ise çok daha etkileyici sonuçlar ortaya çıkarıyor.
Festivalde hem uzaylılarla savaşan askerler hem de yapay zekâ ile üretilen ilk belgesel sahne aldı!

Alan Kadıköy’de gün boyu devam eden festival uzun film seçkisinde yer alan ve ekip katılımı ile gerçekleşen; yönetmen Ramazan Ekmekçi’nin Büyük Taarruz’a birkaç gün kala Mustafa Kemal’den özel bir görev alan bir grup askerin, düşen bir uzay gemisiyle karşılaşmasıyla hem düşman askerine hem de uzaylılara karşı mücadele vermesini konu edindiği ‘Tehlikeli Bölge’ ve yönetmen Alkan Avcıoğlu’nun gerçeklik ve teknoloji ilişkisine dair çarpıcı bir sorgulama sunduğu; dünyada yapay zekâ ile üretilen ilk uzun metrajlı belgesel olan ‘Gerçek Ötesi” (Post Truth)’ filmlerin söyleşileri ile devam etti.
‘İzleyicinin dikkatini canlı tutmak için alışılmışın dışında bir anlatı kurmaya çalıştım.’
Alan Kadıköy’deki ‘Tehlikeli Bölge’ filminin gösterimin ardından yönetmen Ramazan Ekmekçi, moderatör Gizem Ertürk eşliğinde seyirciyle buluştu. Ekmekçi, filmin yaratım sürecini ve motivasyonlarını şu sözlerle anlattı: Filmi Adana’da çektik; bugüne kadar hep yaşadığım şehirde üretim yapma fırsatı buldum. ‘Tehlikeli Bölge’de Kurtuluş Savaşı dönemine ait görsel bir zenginlik vardı. İzleyicilerin alışkanlıkları değişti; dikkati canlı tutmak için beklenmedik şeyler sunmak gerekiyor. Bu filmi herkesin izleyebileceği, anlaşılır bir anlatıyla kurgulamaya çalıştım. Bazı sahneleri özellikle didaktik vermemin sebebi, izleyicinin karakterlerle daha kolay bağ kurmasıydı. Bilim kurgu yapmak istiyordum ama bütçe kaygılarıyla daha uygulanabilir bir senaryoya yöneldim. ‘Tehlikeli Bölge’nin bu anlamda yeni filmlere yol açmasını diliyorum.
“Post Truth’un her sahnesi objektif verilerden oluşuyor.”

Festivalin ilk gününün kapanışında izleyiciyle buluşan “Post Truth”un gösteriminin ardından yönetmen Alkan Avcıoğlu, moderatör İren Dicle Aytaç eşliğinde film üzerine konuştu. Avcıoğlu, yapımın çıkış noktasını ve yaratım sürecini şu sözlerle paylaştı: Her şeyiyle sahteleşmiş bir çağı sahte görüntülerle belgelemek ve özdüşünümsel bir anlatı kurmak istedim aslında. Filmin içinde tüm görüntüler sentetik ama anlattığı her şey araştırılmış gerçeklere dayalı bilgiler. Post Truth, diğer bir yandan seyircilerin sorgulama refleksini de arttırıyor. Senaryo yazımı yaklaşık iki yıl sürdü. Filmin her sahnesi objektif verilerden oluşuyor; aynı zamanda bir enformasyon bombardımanı olarak kurgulandı. Çünkü dünyamızda da sürekli bir uyaran akışı var ve ben bunu seyirciye aktarmak istedim.
4. Evrensel Bilim Kurgu ve Fantastik Film Festivali ile ilgili detaylı bilgi için https://us3f.com adresi ve festivalin sosyal medya hesapları ziyaret edilebilir.
