Ali Baba ve 7 Cüceler

Arif karakterinden sonra, yine yurdum insanından bir tipleme ile geliyor Cem Yılmaz karşımıza. Bahçe cüceleri satan bir “cüccaciyeci” Şenay, yanına kayınbiraderini almış, öykündüğü rahat ve paralı hayatı yaşabilmek, özendiği Avrupai hayatı yakalamak amacıyla çabalamaktadır. Yurt dışındaki bir fuara katılmalarıyla başlayan hadiseler, sonrasında bir ormandan kaçmaya çalıştıkları, geçmişi Sovyet Rusya’ya dayanan aksiyonlu bir maceraya dönüşür. Pek Yakında ile çıtayı yükselten sanatçının, bir sonraki filminde ne olacağı büyük bir merak konusuydu. Ali Baba ve 7 Cüceler, seyirciyi hayal kırıklığına uğratmıyor, Pek Yakında filminden ağzımızda kalan tat, bu filmle tazeleniyor. Pek Yakında filmiyle, geçmişteki değerler üzerinden yola çıkan ve biraz eski zamanları anlatan, biraz bugünle karşılaştıran bir yaklaşımı vardı. Bu filmde de Barış Manço şarkıları ile benzer bir hava oluşturulmuş, karakterler ve esprilerle de desteklenmiş.

Ali Baba ve 7 Cüceler 4 FikriSinema

Her ne kadar Cem Yılmaz kabul etmese ve röportajlarında “Benim kemikleşmiş bir kadrom yok, iyi anlaştığım insanlarla çalışıyorum” dese de, izleyicilerin alışkanlık edinmesi kendisinin tahmin ettiğinden daha kolay. Ali Baba ve 7 Cüceler’de daha dar bir kastla çalışmak, önceki filmlerinde gördüğümüz; Ozan Güven, Özkan Uğur, Erdal Tosun ve daha da sayabileceğimiz isimlerin bu filmin kadrosunda olmamasının, filmin etkisini azalttığını söylemek yanlış olmaz. Cem Yılmaz rolünün hakkını verirken, Irina Ivkina ile de bu filmle tanışmış olduk. Her ne kadar Ferzan Özpetek-Cem Yılmaz işbirliği ile Yılmaz’ın Şahane Misafir’deki İtalyanca oyunculuğunu hatırlayınca; Cem Yılmaz-Irina Ivkina işbirliğinin daha iyi olabileceğini düşünsem de, filmin türü oyunculuktaki eksikleri yumuşatıyor.

Cem Yılmaz filmlerinin ülkemizdeki sinema ürünleri arasında en endüstriyel ve planlı ürünlerden olduklarını söyleyebiliriz. Prodüksiyon başarısı, çekilen sahnelerin özeni ve planlaması, müzikler için bir sanatçı ile çalışmak yerine bir şirketle (Jingle House) çalışmayı tercih etmesi gibi ayrıntılar sinemasının tarzını belirleyen ve kalitesini arttıran unsurlar. Senaryoda bazı kısımların biraz zorlama duruyor oluşunu ise ancak türün komedi gerekliliğinin bir sonucu olarak açıklayabiliriz. Açıkçası, GORA, AROG ve Hokkabaz’da daha başarılıydı bu konuda. Ayrıca bu filmlerden çıkan, “Senin yüzüne n’olmuş?”, “Deminden şimdiye geldim” ve “Böyle 3 iş yapsak” gibi, filme özel akıllarda yer edecek, öne çıkan bir espri duyamadık sanırım. Ali Baba ve 7 Cüceler filmi hakkında, niyeyse her röportajda sorulan “küfür” konusu ise, öyle abartılı değil. Bu arada, aralara gizlenmiş göndermeler ve espriler de oldukça başarılıydı.

Ali Baba ve 7 Cüceler 2 FikriSinema

Genel sinema izleyicisi ne düşünür bilemiyorum ama ben, Cem Yılmaz’ın adı geçtiğinde sadece güldürü ve mizah adına değil, artık –hatta uzun süredir- sinema adına beklentileri de yanıma alarak oturuyorum sinema koltuğuna. Bence bu bizim hakkımız. Çünkü Cem Yılmaz’ın insanları nasıl güldüreceğini bildiğinden yana şüphemiz yok. Ancak Ali Baba ve 7 Cüceler de sayılınca büyük-küçük yaklaşık 15 filmin içinde yer almış olan Cem Yılmaz bugün, “Bir şovmen midir, yoksa bir sinema insanı mı?” dendiğinde, akıllara hala mizahi kişiliği ve esprileri geliyor. Kabul edelim, Cem Yılmaz filmlerine giderken, iyi bir sinema filmi izlemek beklentisiyle değil, “Bakalım bu sefer ne kadar güleceğiz?” beklentisiyle gidiyoruz. Tür itibari ile bu beklenti tabi ki olacak, ancak Cem Yılmaz filmlerinde bu beklenti, salt gülme kaygısına dönüşüyor. Bu durum, onun sineması açısından hem iyi bir şey, hem kötü bir şey. Sinemaya bu kadar saf gülme kaygısıyla giden izleyici, Yılmaz’ın filmlerindeki sinema adına yapılmış güzel işleri atlayabiliyor. Çünkü aranan o değil. Tabi öte yandan Cem Yılmaz’ın da işini kolaylaştıran bir şey, çünkü güldürmek onun asıl uzmanlık alanı ve kesinlikle çok başarılı, dolayısıyla gişe sıkıntısı yaşamıyor.

Son söz: Hem gülmek için, hem de güzel bir film izlemek için Ali Baba ve 7 Cüceler’e gidin. Başarılı bir film, ama Cem Yılmaz filmografisinin en başarılı filmi değil bence.

Diğer Yazılar: Halil İbrahim Erdoğan
GEÇMİŞİN İZLERİ
1980 yılında başlayan film 2. Dünya Savaşı’nda İngiliz ordusunda mühendis subay olarak...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir