İYİ GECELER, İYİ ŞANSLAR

Eğer hiçbirimiz “tehlikeli” bir kitap okumasaydık, “farklı” bir arkadaşımız olmasaydı ya da değişimi savunan bir örgüte katılmış olmasaydık tam olarak Senatör McCarthy’nin istediği insanlardan olacaktık.

George Clooney’nin 2005’te yazıp yönettiği Good Night, and Good Luck bu vurucu replikle akıllarda çok yer eden, edebilecek bir film. Oyunculuğu ve 2000’ler sonrası yapımcılığıyla da tanıdığımız Clooney’nin yönettiği film 1947-1957 arasında İkinci Kızıl Tehlike (2. Red Scale) olarak anılan dönemde Cumhuriyetçi Senatör McCarthy’nin Hollywood başta olmak üzere Amerika’da başlattığı Cadı Avı dönemini ve bu dönemde kendisiyle kedi fare oyunu oynayan CBS Televizyonu programcılarından Edward S. Murray, muhabirler ve onların mücadelelerini anlatıyor.

Filmin analizini anlaşılır kılabilmek için öncelikle İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika’nin genel bir durumundan ve 50’lerdeki gelişmelerden biraz bahsedeceğim. Sonrasında ise analizimize geçeceğiz. Herkese iyi okumalar.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ‘bloklara’ bölünen dünyada Amerika Sovyetler Birliği karşısında Batı’yı temsil ediyor ve 1946’yla birlikte Sovyetlerle kıyasıya bir Soğuk Savaş’a giriyordu. Bu dönemlerde özellikle başkanlar Dwight Eisenhower ve Harry S. Truman’ın neoliberal ekonomiyi en başa alarak bölgede savaşarak değil CIA öncülüğünde isyanlar başlatarak sömürge, toprak elde etme doktrinleri dünya siyattetini belirlemeye başlamıştı. Özellikle komünizm & sosyalizmin filizlenmeye başladığı ülkelere direkt olarak uygulanan bu doktrinler oralarda çok büyük gelir adaletsizliklerine, devlet – bürokrasi yozlaşmalarına ve daha tonla olumsuzluğa yol açıyordu.

İşte Senatör Joseph McCarthy de Wisconsin eyalet senatörü olduğunda Amerika’daki ‘kızıl tehlikelere’ dikkat çekmeye başladı. Özellikle Hollywood başta olmak üzere sinema, tiyatro, gazetecilik ve daha onlarca sanat ve iş dalında fişlemeyi öne çıkararak yüzlerce masum insanın işinden olmasına, sürgün edilmesine, intihar etmesine ve hatta bazılarının da idam edilmelerine neden oldu. Bu konuda en meşhur olay ROSENBERGLER’dir.

Hollywood’da McCarthy’nin etkisi görünmeye başladığında aralarında Dalton Trumbo, Edward G. Robinson, Elia Kazan gibi çok ünlü simaların da bulunduğu sinemacılar büyük bir psikolojik bunalıma sürüklendiler ve Amerikan Devleti tarafından kara listeye alındılar. İşte tüm bunlar yaşanırken CDB Televizyonunda çalışan başarılı programcı Edward S. Murray, McCarthy’nin bu faşizan cadı avıyla mücadele kararı aldı ve döneminde çok ses getirecek olan programlarını yayınlamaya başladı.

ANALİZ

Öncelikle yönetmen George Clooney’nin beni hayli şaşırttığını belirtmek istiyorum. Uzun zamandır ne istediğini bu kadar bilen, her hareketinde bir şeyi amaçlayan ve bunu başaran bir kamera görmemiştim. Kameranın yanı sıra tansiyonun yükseldiği sahnelerden sonra araya giren 50’ler jazz müzik sekansları da filme çok yakışıyor. Aynı şekilde özellikle 2000’ler sonrasında tekrar moda olan siyah beyazın bu filme çok yakıştığını belirtmek gerekiyor. Oyunculuklarda Edward S. Murray rolünde David Stratrain her daim elinde tuttuğu sigarasıyla harikalar yaratırken George Clooney de onun sadık yardımcısı ve meslektaşı Fred Friendly rolünde oldukça parlıyor. Yan rollerde Frank Langella, Robert Downey Jr. ve Patricia Clarkson da rollerinin haklarını fazlasıyla veriyorlar.

Öte yandan senaryoda Clooney’e eşlik eden Grant Heslov da klasını konuşturarak bu lezzetli politik dramaya yakışır bir hikayeye imza atıyor. İzlerken yer yer 1976 yapımı Alan J. Pakula efsanesi All the President’s Man (Başkanın Bütün Adamları) aklıma geldi ki ikisi de ceberrut devlet başkanı ve bürokrasisi karşısında medyanın ve her şeyden öte gerçeğin gücünün nelere kadir olduğunu anlatan çok güçlü filmler.

Good Night, and Good Luck’ta da daha çok yaftalanan, iftiraya uğrayan yüzlerce insan belki de olaylardan yıllar sonra bir sinema filmi ile aklanıyor. Yönetmen ve senarist bunu kesinlikle çok iyi başarıyorlar, kameranın durduğu yer her mahkeme sahnesinde ve program çekim sekanslarında adeta “işte doğru bu” denebilecek kadar güçlü. Bir yerden sonra da elbette CBS, onun üzerinden de program yapımcısı Edward S. Murray kızağa çekilmeye çalışılıyor, uyarılar alıyor, üzerinde baskı kuruluyor ama o tam da yazının en başında paylaşmış olduğum repliği söyleyerek sadece filmin değil herhangi bir devletin, toplumun, bir devlet kurumunun, herhangi bir şeyin hayat mottosu olması gereken erdemlerden dem vurarak kendisine yönelen okları geri savuşturuyor.

Good Night, and Good Luck, karşınızdaki muktedir ne kadar güçlü olursa olsun insanlık onurunun, iyiliğin, erdemliliğin, dürüstlüğün zafer kazanabileceğinin en ciddi kanıtlarından bir tanesi. Bunda da elbette tüm ekibe, özellikle George Clooney & Grant Heslov ikilisine ne kadar teşekkür etsek az.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir