Oscar Koşusu: En İyi Yönetmen
Her ne kadar Akademi’ye burun kıvırıp aday listeleri ve tercihleriyle dalga geçsek de Oscar’a kayıtsız kalmak pek mümkün değil, bunu kabul etmemiz lazım. En umursamaz olanımız bile çaktırmadan yarışı ve sonuçları takip ediyor, gizlememize gerek yok artık. Biz de Oscar’a kayıtsız kalmayarak en iyi filmden sonraki en değerli yarış başlığı olan en iyi yönetmen kategorisine dair en iyi yazılardan birini kaleme almaya karar verdik. Malum bu yıl yarış biraz ciddi -ciddi demezsek ciddiye almazsınız diye malum kelimeyi kullandık- ve galibi foto finish belirleyecek gibi, biz de Akademi’nin işini kolaylaştırmak için favoriden plaseye, oradan da sürprizlere doğru ilerleyip Oscar Toto’muzu kâğıda döktük. Madem ki bu bir yarış, at koşar baht kazanır diyerek kuponumuzu dolduralım.
Favori: Alejandro González Iñárritu
Son düzlüğe kadar Avustralya atı Mad Max’in jokeyi George Miller’la kafa kafaya giden Amerika’nın yeni Halis Karataş’ı Iñárritu, geçen yıl Birdman’le Boyhood & Linklater ikilisine yaptığının bir benzerini bu yıl da Mad Max & George Miller’a yapacak gibi. Hugh Glass’ın çarpıcı hayata tutunuş öyküsünü enfes görüntüler ve incelikli bir felsefe eşliğinde aktaran Iñárritu, kuşkusuz yılın en iyi yönetimlerinden birini sergiledi ama başarısının ne kadarını görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki’nin insanüstü performansına borçlu olduğu her zaman bir gizem olarak kalacak. Görüntü yönetmenlerinin de auteur bir kimlik kazanarak günümüz sinemasına bahşettiği “yönetmen mi görüntü yönetimi mi” paradoksunun şimdilik en güzel örneğini sunan Iñárritu–Lubezki ikilisinin ortaya koyduğu iş favori olmayı da kazanmayı da hak ediyor; bu nedenle garanti kuponda Iñárritu’yu tek atıyoruz.
Plase: George Miller
Uzun süre koşuyu domine eden gönlümüzün efendisi George “Selim Kaya” Miller’ın nefesi maalesef son düzlüğe yetmedi, son anda mucizevî bir atılım yapmazsa hüzünlü gözlerle bir Gazi Koşusu seremonisi izleyeceği kesin. Vahşi at Mad Max’i 30 yıl sonra böylesine bir yarışın içine taşıması bile başlı başına olayken, ödüle bu kadar yaklaşıp da alamamanın getireceği acının tarifi pek kolay olmayacak. Başta eleştirmenler olmak üzere sinema çevrelerini büyüleyen yaşlı Mad Max&George Miller çiftine hayran olsak da paramızı Meksikalıya yatıracağız, ya cebimiz sevinir ya gönlümüz!
Sürpriz: Tom McCarthy
Spotlight’la ortalığı birbirine katan Tom McCarthy, yarışın sürprizi ama kendisini eşeklerden ayıran sadece filminin başarısı; ortada kendini bilen, hikâye anlatımının “doğru” örneklerinden biri var ama Iñárritu-Miller ikilisi 10 boy farkı çoktan koydu bile. Kimileri Spotlight’ta herhangi bir yönetmenlik göremese de bir sinema filminin doğada kendi kendine oluşmadığını bilenler cemiyetinin üyesi olarak filminin ve yönetiminin hakkını vererek 2 liralık simitçi kuponuna kendisini yazıyoruz.
Eşekler: Adam McKay & Lenny Abrahamson
The Big Short’un yönetmeni Adam McKay’in seveni çok, farkındayız ama kendisini Lenny Abrahamson’la aynı kategoride ele almakta beis bir yan göremedik. Room’un ilk 800 metresinde enfes bir performans ortaya koyarak son 2400’lük çim pist performanslarını araştırmaya iten Abrahamson’un 100 metre sonra attan düşerek herkesi dumura uğratması ne kadar hazinse, Adam McKay’ın “Ben iyi yönetmenim.” dedirtmek için atın üstünde akrobatik hareketlere girişmesi de bir o kadar trajiktir. At yerine eşeğe binen bu iki jokeye ayıracak fazladan bir kuruşumuz bile olmadığından kendilerine sonraki yarışlarda başarılar diliyoruz; kısa kum pistlerde daha iyi atlarla karşımıza gelirlerse simitçi kuponlarımızda kendilerine seve seve yer verebiliriz.