41 YILLIK BİR RÜYA: İSTANBUL  FİLM  FESTİVALİ

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 1982 yılında “İstanbul Festivali” kapsamında film haftası olarak başlayan, 1984 yılından itibaren her nisan ayında “Sinema Günleri” adıyla ayrı bir etkinlik olarak düzenlenen festival, 1989’da FIAPF (Uluslararası Film Yapımcıları Dernekleri Federasyonu) tarafından “özel konulu, yarışmalı festival” kategorisinde tanınarak dünyanın önde gelen festivalleri arasına girdi ve o günden itibaren “İstanbul Film Festivali” adını aldı.

Türkiye’nin en köklü ve en etkili uluslararası sinema etkinliği olan İstanbul Film Festivali bu yıl  #41yıllıkbirrüya mottosuyla 41.yaşını kutluyor. T.C. Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla 8-19 Nisan 2022 tarihleri arasında düzenlenecek olan festival her sene olduğu gibi yine zengin bir içeriğe sahip. 

43 ülkenin 164 filmiyle buluşacağımız bu 12 günlük maratonda 14 bölüm başlığı altında dünya sinemasının en yeni örneklerini, kült yapıtları, usta yönetmenlerin son filmlerini ve yeni keşifleri izleme imkanı bulacağız.

7 Nisan gecesi yapılacak olan açılış töreninde her sene olduğu gibi bu sene de Sinema Onur Ödülleri sahiplerini bulacak. Bu yılın “sinemaya emek veren isimleri” Meral Çetinkaya ve Gülsen Tuncer. 

2006 yılından beri Avrupa’dan ve Türkiye’den yapımcı, yönetmen, senarist ve kurum temsilcilerini bir araya getiren, ortak yapımlar için zemin hazırlamayı hedefleyen networking platformu Köprüde Buluşmalar, 14-15-16 Nisan tarihlerinde düzenlenecek. 

19 Nisan Salı akşamı yapılacak 41. İstanbul Film Festivali Ödül Töreni’nde ise Uluslararası Yarışma, Ulusal Yarışma, Ulusal Belgesel Yarışması, Ulusal Kısa Film kategorilerinde yarışan filmler ile FIPRESCI, Seyfi Teoman İlk Film Ödülü ve Genç Usta Ödülü’ne layık  görülen filmler / isimler ödüllerine kavuşacak.

Retrospektif Bölümü’nde ise büyük bir isim ağırlanıyor; İtalyan yönetmen, yapımcı ve senarist Sergio Leone. Yönetmenin “Dolar Üçlemesi” ve “Bir Zamanlar Üçlemesi” olarak anılan klasikleri de dahil olmak üzere 7 uzun metrajlı filmi restore edilmiş kopyalarından gösterilecek:

  1. Rodos Canavarı / Il Colosso di Rodi / The Colossus of Rhodes
  2. Bir Avuç Dolar İçin / Per un pugno di dollari / A Fistful of Dollars
  3. Birkaç Dolar İçin / Per qualche dollaro in più / For a Few Dollars More
  4. İyi, Kötü ve Çirkin / Il buono, il brutto, il cattivo / The Good, the Bad and the Ugly
  5. Bir Zamanlar Batıda C’era una volta il West / Once Upon a Time in the Wes
  6. Yabandan Gelen Adam / Giù la testa / A Fistful of Dynamite
  7. Bir Zamanlar Amerika’da / Once Upon a Time in America

 

Festival filmlerinin gösterimine şu salonlar ev sahipliği yapacak;

Kadıköy’de Kadıköy Sineması ve bu sene ilk kez festival filmlerini gösterecek olan Sinematek Sinema Evi,

Beyoğlu’nda Atlas 1948, Beyoğlu Sineması ve Pera Müzesi Oditoryumu,

Nişantaşı’nda ise CineWAM Premium+ City’s.

Uluslararası Yarışma jüri başkanlığını yönetmen, senarist ve yapımcı Bent Hamer üstlenirken jüride bulunan diğer isimler de şöyle: yönetmen Radu Muntean, yapımcı Marie-Ange Luciani, yönetmen Ali Asgari ve Venedik Günleri sanat direktörü Gaia Furrer.  

Uluslararası Yarışma’da 10 film büyük ödül Altın Lale için yarışacak:

  1. Dağların Denizcisi / Mariner of the Mountains / Karim Aïnouz / Brezilya, Fransa, Almanya, Cezayir 
  2. Coma / Bertrand Bonello / Fransa 
  3. Birlikte Öleceğiz / Together, We Shall Die / Hakkı Kurtuluş, Melik Saraçoğlu / Türkiye, Almanya   
  4. Rüyalar Diyarı / Land of Dreams / Shirin Neshat, Shoja Azari / ABD 
  5. Vortex / Gaspar Noé / Fransa, Belçika, Monako 
  6. Leonor Asla Ölmeyecek / Leonor will Never Die / Martika Ramirez Escobar / Filipinler 
  7. Hayat Üzerine Bir Film / Feature Film About Life / Dovile Sarutyte / Litvanya, ABD 
  8. Gergedan / Rhino / Oleh Sentsov / Ukrayna, Almanya, Polonya 
  9. Flux Gourmet / Peter Strickland / İngiltere, ABD, Macaristan
  10. Masumlar / The Innocents / Eskil Vogt / Norveç, İsveç, Danimarka, İngiltere, Fransa, Finlandiya

8 film ve yarışma dışı 1 filmin yer aldığı Ulusal Belgesel Yarışması‘nın jüri üyeleri yönetmen Kıvılcım Akay, akademisyen ve sinema yazarı Melis Behlil ve yönetmen Yusuf Emre Yalçın’dan oluşuyor. 

 

Yarışma filmleri:

  1. Koudelka Aynı Nehirden Geçmek / Koudelka Crossing the Same River / Coşkun Aşar / Türkiye 
  2. Crossroads / Mahmut Fazıl Coşkun / Türkiye
  3. Bu Ben Değilim / This is Not Me / Jeyan Kader Gülşen, Zekiye Kaçak / Türkiye 
  4. Dermansız / Incurable / Hakkı Kurtuluş, Melik Saraçoğlu / Türkiye
  5. Eat Your Catfish / Senem Tüzen, Adam Isenberg, Noah Amir Arjomand / ABD, Türkiye, İspanya
  6. Cadı Üçlemesi 15+ / Witch Trilogy 15+ / Ceylan Özgün Özçelik / Türkiye
  7. Her Şey Dahil / All-In  / Volkan Üce / Belçika, Fransa, Hollanda
  8. Yeni Bir Dünya Doğuyor / A New Earth is Rising / Serhat Yüksekbağ / Türkiye

Yarışma dışında yarışacak olan film ise Didem Şahin imzalı Acı ve Tatlı / Bitter Sweet”. Bunu buraya yazmak epey hüzünlendirdi beni zira sevgili yönetmen arkadaşım Didem uzun bir süredir kanser hastalığı ile mücadele ediyordu ve onu kısa bir süre önce, bu yılın Ocak ayında maalesef yitirmiştik. Önceden izleyip üzerine yazma şansı da bulduğum “Acı ve Tatlı”nın İstanbul Film Festivali’nde gösteriminin yapılacak olması Didem’i ne kadar mutlu ederdi. Ruhu şad olsun.

2012 yılında vefat eden yönetmen ve yapımcı Seyfi Teoman anısına verilen Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü’nü belirleyecek jürideyse şu isimler yer alıyor: Yönetmen Nisan Dağ, sinema yazarı, yapımcı Çağıl Bocut ve sinema yazarı film programcısı Ce´dric Succivalli.

Yarışacak olan beş film şöyle:

  1. Turna Misali / The Last Birds of Passage / İffet Eren Danışman Boz
  2. Yaban / Tareq Daoud 
  3. Ela ile Hilmi ve Ali / Ela and Hilmi with Ali / Ziya Demirel
  4. Zuhal / Nazlı Elif Durlu 
  5. Bana Karanlığını Anlat / Tell Me About Your Darkness / Gizem Kızıl

 

Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) jürisi Ulusal Yarışma, Uluslararası Yarışma ve Ulusal Kısa Film Yarışması’ndan birer filme FIPRESCI Ödülü verecek. 

Genç yönetmenlerin çektikleri ilk veya ikinci filmlerin yer aldığı Genç Ustalar bölümü, bu yıl hem uzun yarışmalı bir bölüme dönüştürülüyor hem de jürisini ilk kez İstanbul’da ikâmet eden 18-25 yaş arası sinema öğrencileri oluşturuyor; Nespresso Genç Jürisi. Festivalin ilk Nespresso Genç Jürisi üyeleri Melisa Aközdoğan, Eren Yiğit Ekici, Emir Mecikoğlu, Alper Tunga Yazgan Mercan, Büşra Gül Ovalı, Öykü Vidinli olacak.

Ulusal Kısa Film Yarışması’nda yer alan 12 filmi değerlendirecek olan jüride şu isimler var; yapımcı Cihan Aslı Filiz, oyuncu Aslı İnandık ve yönetmen Malaz Usta

 

Yarışacak 12 film şunlar:

  1. Göl Kenarı / Lakeshore / Aziz Alaca / Türkiye, İran
  2. Plastik Rüya / Plastic Dream / Merve Bozcu / Türkiye
  3. Steve&Steve / Merve Çaydere / ABD
  4. Gece Kuşağı / The Night Generation / Yasemin Demirci / Türkiye
  5. Stiletto / Stiletto: “A Pink Family Tragedy” / Can Merdan Doğan / Türkiye, Almanya
  6. Larva / Volkan Güney Eker / Türkiye 
  7. Mahzendeki Köpekler / Your Wild Dogs Want Freedom / Ece Era / Türkiye, Belçika
  8. Belki Bir Gün Gideriz / Maybe We Will Go Someday / İnan Erbil / Türkiye
  9. Lekesiz / Spotless / Ali Ercivan / Türkiye
  10. Our Ark / Deniz Tortum, Kathryn Hamilton / Hollanda, ABD, Türkiye 
  11. Fotoğraf Altı / Image Caption / Aylin Kızıl / Türkiye
  12. Babamın Öldüğü Gün / The Day My Father Died / Emre Sefer / Türkiye

 

Festivalin açılış filmi “Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı” olacak. Yönetmen koltuğunda Andreas Dresen’in olduğu film dünya prömiyerini Berlin Film Festivali‘nde (2022) yapmış ve En İyi Başrol Performansı (Meltem Kaptan), En İyi Senaryo, Sanat Sinemaları Birliği Ödüllerini kazanmıştı.

Bunun dışında 72. Berlin Film Festivali‘nden ödüllü üç film daha festival kapsamında gösterilecek. En İyi İlk Film ödülüyle ayrılan, Kurdwin Ayub imzalı Avusturya yapımı “Sonne”, Jüri Büyük Ödülü’nü alan Hong Sang-soo imzalı “The Novelist’s Film / Romancının Filmi” ve Claire Denis’nin yeni filmi, Denis’ye Gümüş Ayı En İyi Yönetmen ödülünü kazandıran Ateş / Fire (Both Sides of the Blade).

Zeynep Dadak’ın “Türkiye’de şarkıcılı filmlerin erken popüler örneklerinden biri” diye tanımladığı “Beklenen Şarkı” restore edilmiş haliyle Atlas 1948 Sineması’nda, 10 Nisan Pazar günü saat 19:00’da galasını yapacak.  Türkiye sinemasının ilk kadın yönetmenlerinden Cahide Sonku‘nun yapımcılığını üstlendiği, Sami Ayanoğlu ve Orhon M. Arıburnu ile birlikte yönettiği, Cahide Sonku ile Zeki Müren‘in başrollerini paylaştığı 1953 yapımı “Beklenen Şarkı” , Zeki Müren’in ilk filmi.

Gelelim Ulusal Yarışma bölümüne.  Jüri başkanlığını yönetmen ve senarist Onur Ünlü’nün üstlendiği, oyuncu Demet Evgar, görüntü yönetmeni Barış Özbiçer, sanatçı ve eğitmen İnci Eviner ve yapımcı Marsel Kalvo’nun da diğer jüri üyeleri arasında bulunduğu isimler En İyi Film, En İyi Yönetmen, Onat Kutlar anısına Jüri Özel Ödülü, En İyi Kadın ve En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Özgün Müzik ve bu yıl ilk kez verilecek En İyi Sanat Yönetmeni ödüllerinin kazananlarını belirleyecek.

Yarışacak filmlere gelin tek tek bakalım.

DÖRT DUVAR / BAHMAN GHOBADİ

Boran, ailesiyle memleketinden uzakta, İstanbul’da müzisyenlik yapmaktadır. Eşi denizi hiç görmemiştir; Boran da yıllarca çalışarak ailesini de yanına alıp birlikte oturabilecekleri, deniz gören, küçük bir ev almıştır sonunda. Bir gün eve döndüğünde, bir inşaatın deniz manzarasını kapattığını fark eder. Boran, kayıp manzarasını yeniden kazanabilmek için git gide zorlaşan, feci sonuçlarını öngöremediği bir mücadeleye girişecektir.

TURNA MİSALİ /  İFFET EREN DANIŞMAN BOZ

Sarıkeçili Yörüklerinden Aksak Ailesi’nin otoriter aile reisi Gülsüm Ana, mevsimlik göç için hazırlıklara başlar. Ancak aile üyeleri ve diğer yörükler onunla aynı fikirde değildir. Gülsüm’ün kocası Cemal, göçü bırakıp yerleşik hayata geçmek istemektedir. Gülsüm’ün damadı Mustafa traktör alıp traktörle göç etmekten yanadır. Gülsüm ise göçün geleneksel şekilde, develerle ve yürüyerek yapılmasında ısrarcıdır. Gülsüm’ün en büyük destekçileri yarım akıllı oğlu Nurettin ve torunu Elif’tir. Gülsüm ailesini ve diğer yörük ailelerini ikna etmeye çalışırken, valiliğin göçü engelleyeceğine dair bir söylenti yayılmaya başlar. Gülsüm her ne pahasına olursa olsun göç etmeye kararlıdır.

KLONDİKE / MARYNA ER GORBACH

Ukrayna – Rusya sınırında yaşayan İrka, köyü ayrılıkçı gruplar tarafından kuşatılmış olmasına rağmen evini terk etmeyi reddeden hamile bir kadındır. Ne var ki 17 Temmuz 2014 günü Irka ve ailesi kendilerini uluslararası bir uçak kazası felaketinin merkezinde bulacaktır.

Daha önce katıldığı festivallerde kazandığı ödüller; 2022 Fribourg Büyük Ödül-Uluslararası Yarışma, Mansiyon-Gençlik Jürisi, Eleştirmenlerin Seçimi 2022 Berlin Ekümenik Jüri Ödülü–Panorama, İzleyici Ödülü–Panorama 2022 Sundance En İyi Yönetmen–Dünya Sineması Dramatik

YABAN / TAREQ DAOUD

Trakya, günümüz… 45 yaşındaki Fransız vatandaşı Claire, dokuz yaşındaki kızı Sabrina’nın velayetini Türkiye’de ünlü bir adam olan kocasına kaptırır. Durumu kabul etmeyi reddeden Claire, çocukla birlikte kaçar. Kendisini ve kızını Bulgaristan sınırından ülke dışına kaçırması için bir kaçakçıya para öder. Ancak kaçakçı, çocuğun babasının şöhretini ve ondan daha fazla para alabileceğini anlayınca planları erteler ve onları ormandaki harap bir kulübeye getirir. Anne ve kız kulübede baş başa kalır. Tecrit ve umutsuzluk Claire’i her geçen saniye daha kötü etkilemeye başlar. Claire bir cesaret patlamasıyla yolculuğu kendi imkânlarıyla tamamlamaya karar verir ama beklenmedik bir olay planlarını bozar.

BİRLİKTE ÖLECEĞİZ /  HAKKI KURTULUŞ, MELİK SARAÇOĞLU

2021 – Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde izleme şansı bulduğum “Birlikte Öleceğiz”, Kurtuluş ve Saraçoğlu’nun  beraber çektikleri ikinci filmleri. Birbirlerini çok sevmekle beraber, birbirlerine hiç kimsenin çektirmediği kadar acı çektiren bir çift. Bir tarafta cilt doktoru olarak çalıştığı devlet hastanesinde boğulan ve her konuda kendini suçlamaktan vazgeçemeyen Mazhar, diğer tarafta mutluluğu da hüznü de sınırlarda, müzik ve yazıyla yaşayan Ece. Tüm güzellik ve çirkinliğiyle onları yalnız bırakmayan İstanbul’da, varlıklarını sürdürebilmek için hem kendileri hem de çalkantısında gitgide boğuldukları şehirleriyle mücadele eden çiftin tek sığınağı, yine birbirlerine duydukları derin aşk.

 

BANA KARANLIĞINI ANLAT / GİZEM KIZIL

Kalp krizi sonrası vefat eden Veli’nin defni öncesi gasilhaneye getirilmesiyle aile arasında gizli kalmış tüm çatışmalar su yüzüne çıkar. Yıllardır mutsuz bir evliliğin içine hapsolan Nermin, eşi Veli’nin ölümünün ardından geçen yılların hesaplaşmasını gasilhanede yapmaya karar verir. Nermin’in Veli’yle yüzleşmesi aslında bir yandan kendisiyle yüzleşmesidir.

 

ÇİLİNGİR SOFRASI /  ALİ KEMAL GÜVEN

Artık görüşmeyen, Y kuşağına ait iki okul arkadaşı olan Emir Can ve Yusuf Efe, yıllar sonra Beyoğlu’nda bir çilingir sofrasında bir araya gelir. Biri evli ve çocuklu olan iki eski “dost” demlendikçe, özgür ve toksik maskülenliğin hâkim olmadığı bir coğrafyada, daha başka bir hikâyelerinin olabileceğini fark eder.

 

ELA İLE HİLMİ VE ALİ /  ZİYA DEMİREL

Yılların hocası Hilmi, depremzede Ela’yı üniversite sınavına tekrar hazırlarken apartman görevlisinin ikidir sınıfta kalan oğlu Ali’ye de matematik çalıştırır. Yalnızlıklarına merhemi birbirlerinde ararlarken, birden kendilerini sınırların kalktığı ve gün geçtikçe tekinsizleşen bir üçgende sıkışmış bulurlar.

 

MUKAVEMET  / SONER CANER

Ecem ile Rahmi, İstanbul’da bir apartmanın bodrum katında yaşayan, ilişkilerinin henüz başında iki genç sevgilidir. Bir gece Ecem’in sorunlu eski sevgilisi Kazım kapılarına dayanır. Rahmi’nin kıskançlığı büyük bir öfkeye dönüşür ve pişmanlık dolu bir gece başlar.

 

GECEDEN ÖNCE – BERIYA ŞEVÊ  / ALİ KEMAL ÇINAR

 Olağanüstü hâl koşullarındaki hayatı üç farklı karakterin gözünden aktarıyor. Ailesinin yanında yaşayan genç ressam Gulbîn, hayatta kendini konumlandırmaya çalışırken bir yandan da ressam Whistler’ın Ana tablosundan esinle, annesinin portresini çiziyor. Kızına sabırla modellik yapan anne, nafile bir çabayla evini çatışma seslerinden yalıtmaya çalışıyor. Sağlığı giderek bozulan baba ise, kentin geçmişini çektiği fotoğraflar aracılığıyla zihninde yeniden canlandırmayı deniyor.

 

KERR / TAYFUN PİRSELİMOĞLU

Yine 2021 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde izleme şansı bulduğum ve güçlü bir aday olarak gördüğüm Kerr, festivalden En İyi Yönetmen, En İyi Müzik, Film-Yön En İyi Yönetmen ödülleriyle ayrılmıştı. Can, babasının cenazesi için geldiği kasabada bir cinayete tanık olur. Polis, ifadesinin alınmasının ardından kasabadan ayrılmasına izin vermez. Babasının bakıcısı, gizemli bir kadınla birlikte onun tuhaf arkadaşları ile tanışan Can’ın kapana kısılıp kaldığı, kuduz köpekler nedeniyle karantina altına alınan kasabada acayip şeyler yaşanmaya başlamıştır. Daha da garibi Can babasının terzi dükkânında katille yeniden karşılaşır ve büyük bir korkuya kapılır. Bilinmeyen bir suçla itham edildiğini öğrendiğinde Can iyice dehşete düşer ve başka çaresi kalmadığından kasabadan kaçmaya karar verir. Ancak bütün yollar kesilmiş ve artık tüm ülkede sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Çıkışı olmayan bir arafa dönüşen kasaba neredeyse bir deliliğin eşiğine gelmiştir.

ZUHAL / NAZLI ELİF DURLU

2021 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde izlediğim bir ilk film olan Zuhal, Nihal Yalçın’a En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandırmıştı. İstanbul’un merkezinde yalnız yaşayan başarılı bir avukat olan Zuhal, bir gün evinde bir kedi sesi duymaya başlar. Kendisinden başkasının duymadığı bu kediyi bulmak için, oturduğu apartmanda bir arayışa koyulur.

BU RÜYA HİÇ BİTMESİN, NİCE FESTİVALLERE!

Aynı yaşta olduğumuz ve aynı ay doğum günümüzü kutladığımız İstanbul Film Festivali’ni her sene -bir film bile olsa- kendime hediye ediyorum, bunun keyfi bir sinemacı olarak gerçekten anlatılmaz, bu sebeple çok kıymetli bir etkinlik. Bu sene ise benim için farklı sevinçler barındırıyor. Birincisi, ilk kez sinema yazarı kimliğimle festivale katılma onurunu yaşayacağım; ikincisi, bu yıl 50. yılını kutlayan Francis Ford Coppola’nın sinema tarihine geçen efsane filmi “The Godfather”ın restore edilmiş 4K halini izleyeceğiz ve ben iflah olmaz bir Al Pacino hayranıyım. Hayır, sürprizler burada da bitmedi, gösterim tam da benim doğum günümde, 10 Nisan’da yapılacak!

Bu sahiden de bir rüya! O halde bu rüya hiç bitmesin!

İstanbul Film Festivali’nde nice filmlerle buluşmak dileğiyle.  Nice 41’lere…

Diğer Yazılar: Arzu Arda Deger
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir