Aile Arasında

Anaakım vizyonunda hem güldüren hem saldıran komedi: Aile Arasında

Her haftanın vizyonu incelense kuşkusuz bir ya da iki tane yerli komedi bulunur. Bunlardan komik olanlar var, komiklik iddiasında olanlardan da. Şive komedisiyle olsun, Yeşilçam dönemini anımsatan komedilerle olsun, karakter bazlı komedilerle olsun her sene gerçekleşen komedi filmleri furyasını tanımlamaya yeter de artar bile. Aile Arasında, Gülse Birsel’in yazdığı, Ozan Açıktan’ın yönettiği ve BKM çatısı altında üretilen yeni bir komedi filmi. Gülse Birsel’in takipçileri olarak vasat üstü komediyi dört gözle beklediğimizi söylemek yanlış olmayacaktır. Maço kültüre yerinde ve doğal olarak haddini aşmadan yaptığı iğnelemeler ile aile toplum yapısına yaptığı göndermelerle sinemamızda ayrıksı bir yere sahip olabileceğini şimdiden söyleyebilirim.

Yaşadığımız kültüre bir saldırı olarak komedi

Aşağı yukarı her birey, yaşadığı toplumun gelenek-görenekleri ile zor da olsa uzlaşma yoluna gider. Bu sadece uzlaşma değildir aynı zamanda bir pes etme anlamını da taşır. Aile Arasında’nın en fazla dikkat çeken özelliği; pes etme durumundan vazgeçerek bu yaşadığımız maço kültürü yüzümüze vurma gayretinden ileri gelir. Adanalı feodal bir ağa olan Haşmet’in oğlumu ben evlendiririm sözüne eşinin alaylı muamelesi, “cool” olamayacak kadar panik ve kan görünce düşecek kadar zayıf görünen Fikret’in (Fiko) ve bir trans bireyin filmde yer alması ile birlikte daha nice göndermeyi filmde görmek mümkün. Türk toplumunun kültürü olan muhafazakar baba ve onun yanında pek sözü geçmeyen annenin yerini adeta erkekliğini yitirmiş babalar ve sözü dinlenen anneler almış. Bunun içinde Fikret’in durumu en bakılmaya muhtaç olan. Yer yer fallusunu yitiren bir baba -çocuğa sahip olmadığından- olmasıyla zaten ilk darbe vurulmuş oluyor. Bu da yetmezmiş gibi karısı tarafından sebepsiz yere -keyfi- terk ediliyor. Aslında buraya eklemlenebilecek bir de genç bir erkek aşık bulunsaydı maço kültür, bir güldürü sakızı haline gelebilirdi. O anlamda Fikret’in 21 yıllık eşinin muhafazakar kalması düşünülmüş. Yine de çok sert bir darbe olduğunu söylemek mümkün.

Kanadı kırık bir şekilde hayata tutunmaya çalışan Fikret içinse, işler daha da yolundan çıkar ve rahatlıkla (her an) femme fatale olabilecek bir kadınla karşılaşır. Solmaz adlı bu kadının namusuna çok düşkün bir kadın olduğu en başta yaptığı bir konuşmayla seyirciye aktarılır. Bir çocuğu ve baba olmaktan uzak hayırsız bir eşi vardır. Yine de havalı ve canlı bir kadındır. Solmaz namuslu biri olmasının yanı sıra, yine başka bir sahnede namusun kafada bittiği Solmaz karakteri tarafından dile getiriliyor. Solmaz karakteri sanki bu sahnelerde namusunun sadece şarkıcı olduğu için sorgulanmasını ve hor görülmesinin yanlış olduğunu bağırır halde buluyor kendini. Eğer bu bilinçaltının dışa vurumu değilse de toplumun bakış açısını eleştirmek anlamında güçlü bir yanıt oluveriyor.

Fikret karakteri bırakın namus konuşmayı, adeta kocasından ayrılmasıyla kendi hayatını bitiren ve toplum tarafından dışlanan bir kadının ruh haline sahip gibi yaşıyor. Senarist bununla da yetinmeyerek maço kültüre saldırıyı daha sert hale getiriyor. Bir de trans birey ekliyor hikayeye. Trans birey olan bu kişi, Solmaz’ın ailesine eklenmiş ve maço bir erkeğe göre daha otoriter ve asil gözüküyor. Fikret’in kız isteme sahnelerindeki tutarsızlığına, Haşmet’in vahşiliğine karşın Ayta Sözeri’nin karakteri gerçek anlamda kurtarıcı oluyor. Trans bireyi topluma entegre olmuş ve sofistike göstermek; seyirci gözünde iyi bir imaj çizmek adına olumlu bir bakış açışı olabilir.

Eninde sonunda filmin geldiği yer; Gülse Birsel’in senaryosunun da büyük etkisiyle bir aile ve toplum eleştirisi oluyor. Komedi filmlerinin şivelere ve tiplemelere hapsolduğu bir dönemde hem muhafazakar ve ataerkil toplumla yüzleşmek hem de bunu güldürerek yapmak müthiş bir film yaratmış. Tabi ki filmin eksileri de var. Mihriban karakteri kafalarda soru işareti bırakırken; düğün sahnesinde ortaya çıkan bazı sırlar da filmin sanki hızla bitirilmek istendiğini düşündürtüyor. Demet Evgar ile Engin Günaydın hem senaryonun nimetlerinden faydalanırken hem de yer yer işi şova dökmüşler. Aile Arasında eksiklerine rağmen komedilerin yüz akı olarak kesinlikle izlenmeli diyerek yazımı bitiriyorum.

Diğer Yazılar: Burç Karabulut
Join the Conversation