PRENSES KAGUYA MASALI

80’lerin sonunda çocuk olanların büyük çoğunluğunun hatıralarında iz bırakan, ülkemizde de gösterilen Japon kültürünün popüler animelerinin sayısı oldukça fazladır. O günlere dönenlerin yüzlerinde koca bir tebessüm ile andıkları Küçük Golcü Kaptan Tsubusa, Şeker Kız Candy bunlardan sadece birkaçı. Alp dağlarında büyükbabası ile yaşayan küçük kız Heidi’yi de hatırlamayanınız yoktur elbet. Bu kült animasyonun yönetmenliğini yapmış, Grave of the Fireflies”, “Only Yesterday”, “My Neighbors the Yamadas” gibi anime filmleri ile de adından söz ettiren Isao Takahata 14 yıl aradan sonra ilk defa Prenses Kaguya Masalı ile karşımızda.

Karakalem eskizleri, pastel ve suluboya çizimleri ile özenle hazırlanmış, anime dünyasının ustası olarak da bilinen ünlü yönetmen Hayao Miyazaki, yapımcı Toshio Suzuki ve Isao Takahata’nın birlikte kurdukları Ghibli Stüdyolarının elinden çıkan  Prenses Kaguya’nın Masalı, adı gibi ışık saçıyor.

(Hayao Miyazaki-Toshio Suziki-Isao Takahata)

Bir Japon halk masalı olarak bilinen Bambu kesicisinin öyküsü (The Tale Of the Bamboo Cutter)  yada diğer adıyla Prenses Kaguya, Japon kültüründe oldukça bilinen bir masal olup Isao Takahata’nın Prenses Kaguya’sı da bu masaldan uyarlama olarak hazırlanmış bir anime film.

Kestiği bambular ile hayatını sürdüren Sanuki no Miyatsuko ve karısı; masalsı bir ormanın içinde yaşayan, çoçukları olmayan, yaşlı bir çifttir. Miyatsuko parlak bir bambu filizinin içinde,  parmak büyüklüğünde, minyatür bir kız bulur ve cennetten geldiğini düşündüğü bu güzeller güzeli kızı eve götürür. Karısı Ona ile birlikte Prenses adını verdikleri bu sevimli kızı büyütmeye karar verirler. Mucizevi bir şekilde çok hızlı büyüyen Prenses, yaşadığı ormanda yeni arkadaşlar ve yeni bir isim edinir. Artık Küçük bambu anlamına gelen “Takenoko” diye çağrılmaktadır.

Kraliyet rahiplerinden Inbe no Akita Prenses’e Işık saçan anlamına gelen “Kaguya” ismini verdikten sonra Prenses Kaguya’nın güzeliği dilden dile dolaşır. Ülkenin ileri gelen beş beyi, Kaguya ile evlenmek için elinden geleni yapmaya hazırdır. Prenses onlardan yerine getiremeyecekleri zorlu isteklerde bulunsa da bu beylerin vazgeçmeye niyeti yoktur.  Mucizevi bir şekilde doğan, ilahi bir güzelliğe sahip bu ışık tanesinin gerçekte aradığı şey aslında çok farklıdır.

Prenses Kaguya Masalı, izlemeye başladığınız ilk andan itibaren içinizde doğaya dönüş hissi ile bir canlılık yaratıyor. Yemyeşil kırları, çiçekleri, hayvanları ve insanın izlerken ağzını sulandıran meyveleri ile oluşan atmosferi görüp de etkilenmemek mümkün değil. Çizim teknikleri ile de adından söz ettiren anime film;  süre bakımından oldukça uzun gibi görünse de kurgusu ile sıkmadan ve merak unsurunu kaybettirmeden sonuna kadar kendini izlettirmeyi başarıyor. Hikaye oldukça farklı boyutlarla geliştiği için bir anda masal gibi başlayan olay örgüsü hislerini paylaştığımız Prenses Kaguya’yı daha gerçekçi bir kalıba sokup duygularımızı da aynı Prenses’in çabucak büyümesi gibi olgunlaştırıp şekillendiriyor. Yönetmen Isao Takahata; özünü kaybetmeden, Japon kültüründe herkesin çok iyi bildiği bu hikayeyi , kendi yorumunu da katarak  bizlere başarılı bir şekilde sunuyor.

Prenses Kaguya Masalı orjinal hikayenin anlatıldığı dönemlerde yaşayan soylu kadınların davranış biçimleri (Dişlerin karartılarak boyanması, kaş alma) ve geleneksel  Japon müzik aleti Koto’nun kalbe işleyen ezgileri hakkında da fikir sahibi olmamıza imkan tanıyor. Karakterlerin mimiklerinin çizimlere iyi yansıtılmış olduğunu ve vücut dillerinin çizgilerle bütünleştiğini hemen fark edebiliyorsunuz. Kızgın prensesin ruh hali, çizgilere öyle yansıyor ki kara kalem eskizleri renklere karışıp rüzgar gibi savruluyor.

Isao Takahata’nın Prenses Kaguya Masalı adlı filmi Japonya’da Hayao Miyazaki’nin emekliliğini ilan ettiği son anime filmi olan “Rüzgar Yükseliyor” ile aynı tarihte vizyona girip bu yıl Akademi Ödüllerinde en iyi animasyon film dalında Oscar ödülünü Walt Disney yapımı Big Hero 6’e kaptırdı. Ülkemizde !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali kapsamında  Şubat ayında İstanbul, Ankara ve İzmir de gösterilen film 13 Mart 2015’ te  vizyonda olacak.Şimdiden İyi seyirler dilerim.

Diğer Yazılar: Emre Yılmaz
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir