KANLI YAZ

Sinemada, vampir hikayesi denince akla ergen aşk hikayeleri gelir olmuştu ki, “Byzantium: Bir Vampir Hikayesi” ve “Sadece Aşıklar Hayatta Kalır” filmleri vampir filmlerinin kaybettiği itibarı geri getirdiler. Sonrasında Dracula’nın Fatih’le mücadelesini izlediğimiz “Dracula: Başlangıç” aksiyon sevenlerin de vampirlerle barışmasını sağladı. Kanlı Yaz filmi ise, fiyakaları düzelen vampirleri absürd bir filmle karşımıza çıkartıyor. Yazan, yöneten ve başrolde oynayan Onur Tukel’in hiçbir şeyi umursamayan, tembel, ağzına geleni söyleyen, aynı zamanda çirkin, sekste başarısız Erik karakterini vampire dönüştürerek ona gücün kapılarını açan Kanlı Yaz, korkunun kıyısından geçmeyip, komediye yaklaşsa da az önce dediğim gibi absürd bir film olmaktan öteye geçemiyor.

New York’ta yaşayan, iyi bir işte çalışan ve istese evlilikle sonuçlanabilecek bir ilişkiye sahip olan Erik, ilk andan itibaren bunlara nasıl sahip olduğunu sorgulatıyor. Tembelliği ve porno merakıyla işyerinde pek sevilmiyor Erik. Kız arkadaşı Jody de, Erik’in umursamazlığını gözüne sokarcasına ona evlenme teklif ediyor. Erik evlenmek istemezken, Jody’nin sabrının sonuna geldiğini fark edemiyor. Evlilik teklifini geri çevirmesiyle başlayan süreçte hem Jody’i kaybediyor, hem de hayatı değişmeye başlıyor. Patavatsızlığına, umursamazlığına ve seksteki başarısızlığına Jody’den başka katlanan kadın bulamayıp Jody’le tekrar bir araya gelmek istese de bunu da başaramıyor. Hiçbir şey yolunda gitmezken ısırılarak vampire dönüşüyor ve her şey onun için daha eğlenceli bir hal alıyor. Daha önce reddedildiği kadınlar, daha iyi göründüğünü düşünmeye başlıyor. Seksteki başarısızlığı, tam tersine dönüyor. Özel yeteneğiyle insanları ikna edebilir hale geliyor. Erik için tüm bunlar bulunmaz birer nimet oluyor. Vampir olduğu için güneşin tenini yakması her şeyin yanında küçük bir sorun olarak kalıyor.

Onur Tukel’in karakter anlamında başarılı bir karakter yarattığını, hızlı hızlı konuşan ve kendisinden soğutan bu adamı iyi oynadığını söyleyebilirim ancak filmle ilgili söyleyebileceğim tek iyi şey de bu olur sanırım. Korkutmadan ve film boyunca sahip olduğu tek iyi espri dışında güldürmeyen, sonunda da “bu nasıl son” dedirten film bir vampir hikayesi bile sayılmaz aslında. Onur Tukel, vampir öğesini karaktere güç katmak için kullanmış. Kimse tarafından istenmeyen karakteri, vampire dönüştürerek cazibesini arttırmış. Ortaya da Woody Allen’a özenirken Aydemir Akbaş’a dönüşen bir karakter çıkmış.

Randevu İstanbul Film Festivali kapsamında izlenebilecek Kanlı Yaz filmi, festivalden film seçerken ilk tercihiniz olmamalı. Belki film boyunca sıkılmayacaksınız ama film bittiğinde diğer salondaki filmde olmayı isteyeceksiniz.

Diğer Yazılar: Ahmet B.
The Post
Steven Spielberg’ün sinemadaki yerini tartışmak anlamsız ve yersiz. Filmografisindeki filmleri alt alta...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir