Başkalarının Hayatı

Almanya son yüzyılda iki dünya savaşıyla, bir diktatörle ve ikiye bölünme gibi sorunlarla uğraştı. Kuşkusuz bir ülke için oldukça yıpratıcı geçen bu dönem sinemada da karşılığını buldu. Özellikle insanları diri diri yakmayı marifet sayan bir adamın yaptıkları, onun yaşadığı dönem beyazperdede çokça anlatıldı ve anlatılmaya devam ediyor. Bu filmler içinde savaşı haklı gösteren, silahların toprak, milliyet, özgürlük kavramları için kullanılmaya mecbur kalındığını(!) anlatan filmler de oldu, savaşın gerçek yüzünü, insanlığa yaşattığı acıları anlatan filmler de.

Bırakın o dönemi, Hitler’in sadece adının geçtiği filmlerin bile sayısına yetişmesi pek mümkün olmamakla birlikte soğuk savaş döneminde ülkeyi ikiye bölen Berlin Duvarı’nı ve duvarın iki yanında yaşananları konu edinen önemli yapımlar da mevcut. Başkalarının Hayatı bu filmlerden sadece bir tanesi ancak belki de en çarpıcı olanlarından. Doğu ve Batı Almanya’ya, sanatın ve insanlığın, savaştan ve siyasetten nasıl etkilendiğine içeriden bakmamızı sağlayan önemli bir yapım. Her ne kadar Doğu Almanya’yı tam anlamıyla sert ve baskıcı, Batı Almanya’yı da özgürlükler ülkesi gibi gösterilse de biyografik bir yapım olması bazı kuşkuları göz ardı etmemizi sağlıyor.

Sanatçının düzene ayak uydurmakla, doğru bildiği uğruna başkaldırmak arasında nasıl bir seçim yapması gerektiğinin cevabını Georg Dreyman veriyor. Dreyman hükümet tarafından sanatı desteklenen bir sanatçı. Siyasete karışmadığı sürece de desteklenmeye devam edilmesinde bir sakınca görülmeyeceği aşikar. Ancak hem kendisinden şüphelenilmesi hem de Kültür Bakanı’nın kız arkadaşını elde etmeye çalışmasıyla (ki asıl neden bu) evinin 24 saat dinlenmesine karar verilir. Bu iş için de katı ve sert sorgu yüzbaşısı Gerd Wiesler görevlendirilir. Olayın çıkmaza girdiği nokta da burada başlar. Sorgulama ve dinleme tekniklerini çok iyi bilen yüzbaşı, Dreyman’ın evini dinlerken nelere tanık olacak ve neleri raporlayacaktır? Sanat Yüzbaşı Wiesler için ne anlama gelir?

Film özellikle Doğu Almanya’da uygulanan siyasi baskı üzerine yoğunlaşsa da Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra yaşananlarla da izleyicide önemli etkiler bırakıyor. Özellikle Haneke’nin Ölümcül Oyunlar filminden hatırlayacağınız Ulrich Mühe’nin sade oyunculuğu Başkalarının Hayatı’nı etkileyici kılan en önemli faktör. Yüzbaşı Wiesler’in Georg Dreyman’ı dinlerken geçirdiği dönüşümü, bir sorgu yüzbaşında olması gerektiği gibi mimiksiz suratıyla değil, duygu yüklü gözleriyle anlatıyor. Georg Dreyman rolündeki Sebastian Koch da yan yana sahneleri (neredeyse) hiç olmayan Ulrich Mühe’ye başarılı bir oyunculukla eşlik ediyor. Filmde en büyük çaresizlik tabi ki yine kadın oyuncuya kalıyor. Martina Gedeck seçim yapmak zorunda olan ve yaptığı seçimler sonucu ortaya çıkacak hiçbir sonucun kendisi mutlu edemeyeceği tiyatro oyuncusu Christa rolünde çaresizliği içtenlikle yaşıyor.

Uzun yıllar süren Soğuk Savaş döneminin ve bu dönemin etkilediği insanların hikayeleri saymakla bitmeyecektir. Belki Georg Dreyman ve Yüzbaşı Wiesler’in hikayeleri bu dönemin en çarpıcı hikayelerinden olmayabilir. Ancak bu dönemi tüm sadeliğiyle gözler önüne seren, en beklenmedik anda ortaya çıkan katı bir adamın içindeki insani duyguları seyircilere muazzam bir şekilde anlatabilen Başkalarının Hayatı, günümüz insanlarının tekrar tekrar izlemesi gereken bir yapım.

Diğer Yazılar: Ahmet B.
The Post
Steven Spielberg’ün sinemadaki yerini tartışmak anlamsız ve yersiz. Filmografisindeki filmleri alt alta...
Devamını Okuyun
Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir